GR. ALTIN4.156,14
BTC106.135,86
ETH2.633,74
LTC91,57
BNB673,00
SOL165,60
AVAX21,76
ADA0,71
DOT4,19
30 Mayıs 2025, Cum

Tahvil piyasaları Trump’a inanmıyor

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

ABD tahvil piyasası diğer bir deyişle borç piyasası küresel finansın devasa ve kritik bir parçasıdır. Ancak genellikle arka planda işler. Fakat son zamanlarda tahvil faizleriyle ilgili haberler manşetlerden düşmüyor. Peki bunun sebebi ne?

MSNBC’nin haberine göre sorunun ne olduğunu anlamak için finans uzmanı olmanıza gerek yok. Zira aynı sorunun yanıtı doğrudan ekonominin gidişatını da belirliyor. Üstelik bu tahvil gündeminin ardında yine siyaset yatıyor: Trump yönetiminin ekonomi gündemi ve Cumhuriyetçilerin ABD bütçesini adeta patlatan yasa teklifleri tahvil piyasasında gerçek zamanlı sonuçlar doğuruyor.

Bilindiği üzere Amerika Birleşik Devletleri, her zaman vergi gelirlerinden daha fazla harcama yapar. Oluşan farka ise bütçe açığı denir. 2024 yılında bu açık 1,8 trilyon dolara ulaştı ve bu da ABD gayrisafi yurtiçi hasılasının %6,4’üne denk geliyor.

ABD Hazine Bakanlığı bu açığı nasıl finanse ediyor? Tahvil piyasasından borç alarak. Yani, ABD yönetimi kendisine borç verenlere vadeli ödeme sözü veriyor. Yatırımcılarsa bu borcu vatanseverlikten değil; bu tahvillerin getirdiği faiz ve ABD Hazinesi tahvillerinin güvenli bir yatırım aracı olmasından dolayı yapıyorlar. ABD hükümeti bugüne kadar hiçbir zaman borcunu ödeyememe (temerrüt) riski taşımamıştı.

Peki o zaman neden şimdilerde ABD tahvilleriyle ilgili haberler borsa gündeminin ilk sıralarında? Bunun sebebi ise borç konusunda önceden fazla endişelenmeyin diyen ekonomistler, şimdilerde tam tersini söylüyor?

Ekonomist Larry Summers kısa süre önce The Atlantic’e yaptığı açıklamada, “Kısa bir sürede, mali tablo yeşil ışık bölgesinden kırmızı ışık bölgesine geçti” dedi. Bu durumun başlıca nedeni ise bu hafta ABD Temsilciler Meclisi’nden geçen yasa tasarısı. Küresel yatırımcılar, bu yasa tasarısının halihazırda kabaran bütçe açığına kaç trilyon dolar daha ekleyeceğini hesaplıyor. (Tasarı halen geliştirilme aşamasında ancak MSNBC yazarı Jared Bernstein 5 trilyon dolar civarında bir etki yaratacağını öngörüyor).

Wall Street Journal’ın Baş Ekonomi Yorumcusu Greg Ip, bu bütçenin açıklarının “ABD tarihinde sürdürülebilir olarak görülebilecek en büyük açıklar” arasında olacağını söyledi ve açık miktarının “diğer gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında da oldukça aşırı” olduğunu vurguladı. 2023 öncesinde ABD’nin bütçe açığı, gelişmiş ülkelerin toplam açıklarının yarısını oluşturuyordu. 2023-2030 arasında ise bu oranın üçte ikiyi geçmesi bekleniyor.

Sonuç ne oldu? ABD’nin borçlanma maliyeti yani yatırımcılara ödediği faizler arttı. Bernstein konuyla ilgili şu örneği veriyor:

“Elinizde 1000 dolar var ve iki arkadaşınız sizden borç istiyor. Biri düzenli işi olan, istikrarlı ve geleceği parlak Norm; diğeri ise işini yeni kaybetmiş, parayı Vegas’ta ikiye katlamayı planlayan Shady. Rasyonel bir yatırımcı olarak Norm’a daha düşük faizle, Shady’ye ise yüksek faizle borç verirsiniz.

Tahvil yatırımcıları da benzer bir değerlendirme yapıyor. ABD’nin borcunun sürdürülebilirliğine dair endişeleri artıyor. Kamu borcu 29 trilyon dolara yaklaştı ve GSYH’nin %100’üne ulaşmak üzere. Bu yüksek borç seviyesi tek başına endişe verici değil. Sonuçta ABD ekonomisi hâlâ dünyanın en güçlü ve üretken ekonomilerinden biri. Dolar hâlâ küresel rezerv para. Ve ABD’nin borçlarını ödeyememe riski hâlâ sıfıra yakın.

Ancak endişenin esas nedeni, büyüme oranı ve faiz oranlarının birlikte değerlendirilmesi gereken sürdürülebilirlik denkleminde gizli. Eğer Norm %3 faizle borç alıp, gelirini %4 artırırsa sorun yoktur. Ama Shady aynı faizle borç alıp, parasını kaybederse borcunu ödeyemez.

Trump yönetimi ve Cumhuriyetçi Kongre hem büyümeyi düşürecek hem de faizleri artıracak adımlar atıyor. Bu ekonomi için toksik bir bileşim. Yasa tasarısı yalnızca borcu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda fakirlerden sağlık ve gıda yardımlarını keserek zenginlere vergi indirimi sağlıyor. Bunun Bernstein’a göre ekonomik büyümeyi teşvik eden bir yönü bulunmuyor.

Trump’ın gümrük vergileri de cabası. Goldman Sachs’a göre bu yıl ABD’nin büyüme oranı %2’den %1’e gerileyebilir.

Reklam Alanı

ABD’nin Trump’tan önce de yüksek bir borcu vardı. Ancak mevcut yönetim durumu çok daha kötüleştiriyor. Piyasalar bu gidişat karşısında daha yüksek getiri talep ediyor. 30 yıllık ABD tahvil faizi geçtiğimiz eylülde %4 iken, geçen cuma %5’e çıktı. Yani 1 puanlık artış var. Ama bu artış, 30 trilyon dolarlık borç üzerinden hesaplandığında yıllık 300 milyar dolarlık ek faiz anlamına geliyor. Bu rakam, Washington için bile ciddi bir para.

Dahası, Hazine tahvillerindeki faiz oranları kredi kartı, araç kredisi ve mortgage faizleri gibi diğer borçlanma araçları için de gösterge niteliğinde. Geçtiğimiz hafta ABD’de mortgage faizleri %7’yi aştı ve bu eğilim artarak devam ediyor.

Tahmin yapmak zor ama Trump’ın politikaları büyümeyi baskılayıp faizleri yukarı çekmeye devam ettiği sürece, bu faizlerdeki artışı sürmesi de bekleniyor. Finansal piyasalar, ABD yönetiminin “her şey kontrol altında” söylemine itibar etmiyor. Tahvil piyasası oldukça net bir mesaj veriyor: Her şey yolunda değil. Ve ipleri elinde tuttuğunu düşünenler aslında kontrolden çıkmış durumda.

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Pellentesque mauris nisi, ornare quis ornare non, posuere at mauris. Vivamus gravida lectus libero, a dictum massa laoreet in. Nulla facilisi. Cras at justo elit. Duis vel augue nec tellus pretium semper. Duis in consequat lectus. In posuere iaculis dignissim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

BigBorsa ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!