1 Ekim 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılış töreninde, daha önce kapatılmasını istediği DEM Parti’nin yöneticileriyle el sıkışarak ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini başlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında süreçle ilgili önemli bir adım daha attı. Bahçeli, “Komisyondan karar çıkmazsa alır 3 arkadaşımı, kendi imkanlarımla gider, Öcalan ile görüşürüm” dedi.
MHP lideri Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Azerbaycan-Gürcistan sınırında C-130 tipi askeri kargo uçağının düştüğünü hatırlatarak, şehit askerlerin isimlerini okudu.
Olay nedeniyle tarifsiz üzüntü yaşandığını dile getiren Bahçeli, şehitlerin şerefli isimlerinin milli gönüllere kazındığını, ailelerin herkese emanet edildiğini söyledi.
Şehit askerlerin ayrı hikayelerinin olduğunu ve iyi yetiştiklerini anlatan Bahçeli, “Hepsi de milletimizin tertemiz sinesinden doğan, yüzleri kavruk Anadolu çocuklarıydı.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, şehitlerin 17 ilde gözyaşlarıyla toprağa verildiğini hatırlatarak, tabutlara sarılan şehit çocuklarının, “Vatan sağ olsun” diyen şehit babalarının ve şehit annelerinin, şehit eşlerinin, herkesin içine kor gibi düştüğünü vurguladı.
Orman Genel Müdürlüğüne (OGM) ait yangın söndürme uçağının Hırvatistan’da düşmesi sonucu şehit olan pilot Hasan Bahar’a da Allah’tan rahmet dileyen Bahçeli, şöyle konuştu:
“C-130 tipi kargo uçağımızın nasıl ve niçin düştüğü, bu elim olayın geri planındaki esrar perdesi kuşkusuz aydınlanacak, bütün ihtimaller dikkatten ve gözden kaçırılmadan incelenecektir. Kaldı ki talep ve beklentimiz de budur. Fakat şu hususu da söylemeden geçemeyeceğim, askeri kargo uçağımızın düşmesinin kamuoyuna yansımasından hemen sonra bilhassa sosyal medya vasıtasıyla yapılan maksatlı ve marazi yorum ve değerlendirmelerin iyi niyetten mahrum olduğu çok açıktır. Karanlık mahfillerce üretilen dezenformasyon kampanyasının nerelere kadar uzandığı, nasıl bir yalan ve iftira düzeneğinin harekete geçirildiği her türlü izah ve ifadeden varestedir. Resmi açıklamayı öğrenme zahmetine tenezzül etmeden fiili kaza kırım heyeti gibi yayın ve yorum yapanların, oturdukları yerden bilirkişilik taslayanların cehil cüretkarlıkları saklanamayacak düzeyde ortadadır.”
Devlet Bahçeli, arama-kurtarma çalışmaları sürerken millete devamlı yalan yanlış malumatları servis edenlerin insanlıklarından dahi şüphe duyulması gerektiğinin altını çizdi. Amacın üzüm yemek değil, bağcıyı zorda bırakmak olduğunu dile getiren Bahçeli, kara günde, acının en ileri derecesinde, şehitlerin ocaklara düşen ateşinin herkesi yaktığı dönemde spekülasyon değirmenine su taşıyanların, kesin hükme varanların, Türkiye aleyhtarı çevrelere kuklalık yapmak dışında bir işe yaramayan “utanmazlar” olduğunu söyledi.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“‘Askeri kargo uçağımız düştü mü yoksa düşürüldü mü’ sorusunun cevabı ya da düştüyse buna neden olan amillerin nelerden ibaret olduğu, yok eğer dış bir müdahaleyle düşürüldü ise fail mihrakların hüviyetleri elbette belirlenecek, ona göre de bir eylem planı inanıyorum ki temin ve tertip edilecektir. Zorlu ve sıkıntılı günleri devlet ve millet aleyhine bir dedikodu furyasına çevirenlerin maskeleri ümit ediyorum ki indirilecektir. Devletimize güven ve itibar asıldır. Milletimize doğru ve isabetli bilgiler vermek, komplo teorilerine kapalı durmak ahlaki bir mükellefiyettir. Kara kutunun deşifre edilmesine eş zamanlı olarak kaza kırım heyetinin rapor formatında hazırlayacağı çalışmalarının sonuçlanmasını sabırla beklemek lazımdır. Allah’tan niyazım, milletimizi ve devletimizi görünür görünmez kaza, bela ve her türlü afetten sonsuz kudretiyle muhafaza etmesi, rahmet ve himayesini üzerimizden esirgememesidir.”
“Çok daha yükselmiş bir Türkiye tablosu hepimizin ortak sorumluluğudur”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye’nin, birbirine eklemlenerek ilerleyen güçlü adım ve atılımlarla feleğin çemberini kıracağını, yeni yüzyıla Türk milletinin mührünün vurulacağını ifade ederek, geçmişten duyulacak pişmanlıklarının, gelecekten dolayı da herhangi bir endişelerinin olmadığını belirtti.
Kültürel zenginliğin, sosyal sermayenin, beşeri cevherin, ekonomik direncin, politik mukavemetin, demokrasi müktesebatının, diplomatik enginliğin, milli birlik, kardeşlik ve dayanışma kararlılığının Türkiye’nin mukayeseli ve stratejik üstünlüğünü resmettiğinin altını çizen Bahçeli, karamsarlığı devamlı ve sistemli biçimde aşılayanların önünde, iman ve irade kuvvetiyle durmaktan başka seçeneğin olmadığını söyledi.
Bahçeli, “Daha iyi, daha huzurlu, daha güvenli, daha kaynaşmış, daha kucaklaşmış, daha müreffeh, daha gelişmiş ve çok daha yükselmiş bir Türkiye tablosu hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu mühim sorumluluğun icrası ve ikmali hususunda elimizden geleni yapmakla tarihe ve millete karşı ön şartsız vazife üstlenmiş haldeyiz.” diye konuştu.
Korkuları canlı tutmak, iyimser havayı zehirlemek, umutları köreltmek, ön yargıları sürdürülebilir şekilde kışkırtmak için yeni mevziler arayan, uçurumlarla çevrili yolların temelini kazan kifayetsiz muhterislere karşı azami dikkat edilmesinin zorunlu olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
“Terörsüz Türkiye hedefi, son 100 yıl içinde yakaladığımız en önemli ve tarihi fırsatlardan birisi, belki de birincisidir. Bu kapsamda ülkemizin makus talihi değişecek, üzerimizde hesap yapan menhus ve menfur emeller boşa düşecek, Türk milleti göz alıcı ve aynı zamanda kalıcı bir bahar havasına kavuşacaktır. Terörü siyasi nema olarak kullanan, sözde vatansever ve milletsever pozlar veren fesat ve nifak yuvaları Allah’ın izniyle çöküp gidecektir. Niyet hayırlı, inşallah netice de hayırlı olacaktır. Suyu bulandırmaya çalışanların suçlayıcı ve küstah siyasi tavırları milletimiz nezdinde hükümsüz ve itibarsızdır. Bir devlet politikası haline gelen ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini baltalamak için devreye giren, iyi kisvesiyle dalavereye heves eden siyasi devşirmelerin, devlet-millet kenetlenmesini anlayacak kadar akli ve fikri seviyeleri elbette yoktur. Türkiye’nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaşmaya yatkın davranış kalıbıyla ve üslup saygınlığıyla hareket etmesi yegane dileğimizdir.”
Bahçeli, her şeyin Türkiye için olduğunu, “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışının siyasetlerinin ana omurgasını oluşturduğunu vurguladı.
“Tarihin sararmış ve solmuş yapraklarından, araya araya bulup çıkardığımız nice acı veya parlak hatıranın ivmesiyle istikbalin yol haritasını çizmenin, istiklalimizi ve milli varlığımızı canımız pahasına korumanın derdindeyiz, peşindeyiz.” diyen Bahçeli, tarihin, geçmiş olayların pul koleksiyonu yapar gibi toplanmasıyla sınırlı gösterilemeyeceğini söyledi.
“Yüze yüze kuyruğa gelinmiştir”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Yayı ne kadar geriye çekersek oku o denli uzağa atmamıza benzer şekilde, ne kadar geriye bakarsak, o kadar uzağı görmemiz kaçınılmaz bir hayat ve tarih gerçeğidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş köprüsünün TBMM olduğuna işaret eden Bahçeli, hazırlık ve mayalanma döneminin ise kongreler marifetiyle, demokratik yollarla icra edildiğini, silahın, siyaset ve stratejiye tutunduğunu aktardı.
Katılımın esas alındığı kongre hareketlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun içine düştüğü derin bunalımın demokrasiyle çözülebileceğini gösterdiğini belirten Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir demokrasi zaferi, mücadele bereketi ve muazzam bir halk hareketi olduğunun altını çizdi. Bahçeli, o dönemde, milletin devleştiğini, devletleştiğini, müstevli akınlarını devirdiğini ifade etti.
Bahçeli, devletin millet, milletin de devlet olduğuna dikkati çekerek, devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu, ikisini birbirinden ayırmanın, ayrı ayrı değerlendirmenin, zaman zaman da çatıştırmanın fahiş bir yanlış olmanın yanı sıra devlet umurunu ve onurunu hazmedemeyen nevzuhur demokrat yobazların handikap ve hüsranı olduğunu dile getirdi. Bahçeli, şöyle konuştu:
“Terörsüz Türkiye hedefi mahut ve malum bir devlet politikası olduğu kadar milletin sarsılamaz, sakatlanamaz politik ve demokratik gayesidir. Türkiye’nin politik sinir sistemini bozmanın peşinden gidenler, devlet-millet birlikteliğini budamanın peşin hayaliyle geviş getirenler çok derin hayal kırıklığı eşliğinde mahcup ve mağlup olacaklardır. Terörsüz Türkiye, gülen çocukların, sevinen anaların, huzurlu gelinlerin, sabırla şükür arasında ömür geçiren ümitli babaların remzidir. Terörsüz Türkiye, ‘Terörsüz Bölge’, mazlumların gelecek ve gerçekleşecek olan güvenli ve güçlü hayatlarının bereketli membaıdır. Yüze yüze kuyruğa gelinmiştir. Çıktığımız sahilde gemiler yakıldığından geriye dönüş imkanı da kalmamıştır.”
“İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem”
Bahçeli, 17’nci toplantısını yapacak olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun artık son düzlüğe girdiğini belirtti.
Komisyon çalışmaları sonucu hazırlanması gündemde olan, sınırları millet-devlet hassasiyeti ve hükümranlık haklarıyla ihata edilmesi gereken yasal, hukuki ve demokratik çerçevenin önümüzdeki sürecin yol haritası olmasının herkesin ortak kanaat ve kararı olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bundan sonra İmralı’ya gidecek heyetin teşekkül ve tespitinin yapılması da muhtemeldir. Günlerdir süregelen İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, dürüst ve samimi ölçülerde “Terörsüz Türkiye” hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa İmralı’ya gidilmesine ayak sürümenin hiçbir manasının olmayacağını belirterek, şöyle konuştu:
“Sürecin asıl muhataplarından birisiyle doğrudan temas kurulmayacaksa sonuç nasıl alınacak, ilerleme nasıl kaydedilecek? Şayet Meclis’te kurulan Komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum, alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem. Karanlıkta göz kırpmam, ipe un sermem, söyleyeceğim ne varsa mertçe, özgüven içinde muhatabımın gözünün içine baka baka söylerim.”
“Türkiye’de barış ve huzur neden uykularınızı bu kadar kaçırıyor”
“PKK’nın lağvedilmesinin hitamında bütün kanlı silahların ya teslimi ya da yakılması mukadder bir akıbet olarak önümüzde durmaktadır.” ifadesini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Suriye’de SDG/YPG’nin merkezi hükümetle entegrasyon müzakereleri, alınan mesafeler, bazı provokasyonların varlığına rağmen diyalogların günbegün makul bir çizgide seyretmesi kayda değerdir. Suriye Cumhurbaşkanı’nın ABD Başkanı’yla gerçekleşen yapıcı ve olumlu görüşmesi barışçıl arayışları kamçılamasının yanında, 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması için net mekanizmalar üzerinde uzlaşılması memnuniyet vericidir.’Terörsüz Türkiye, Terörsüz Bölge’ hedeflerinin neresi kötüdür? Mazisi 41 yılı bulan, esasen ideolojik feyzi 1,5 asra yaklaşan ağır ve silahlı bir musibeti ülke gündeminden tamamıyla çekip çıkarmanın yanlış olan yanı nedir? İşkembeden sallayanları, takılmış plak gibi aynı ezberleri seslendirip duranları terörün bitişi niye rahatsız etmekte, niçin deliye çevirmektedir?
Ruhları vücutlarından başıboş gezen sipariş ve tasarlanmış milliyetsiz milliyetçiler, sorarım sizlere, terörün sona ermesiyle vasat bulacak şahlanmış Türkiye, tomurcuk tomurcuk açmış barış ve huzur neden uykularınızı bu kadar kaçırıyor? Müzakere yokken, mütareke yokken, taviz yokken, teslimiyet yokken, gizli pazarlık yokken, hepsine birden var demek, sürekli çürük tahtaya çivi çakmaya kalkışmak manen, ahlaken ve vicdanen utanç duyulacak bir yüzsüzlük değil midir? Huzurlarınızda ‘Terörsüz Türkiye’ hamlesine karşı atılan elim ve şeni iftiraları hem reddediyor hem de mefluç ve müflis muhataplarına misliyle iade ediyorum. ‘Terörsüz Türkiye’nin mahsurlu olduğunu ileri sürenlere, sizin alternatifiniz, sizin politik vizyonunuz, sizin çağı ve yüzyılı okuyacak milli tasavvur ve teklifiniz nedir diye sormak en tabii hakkımızdır.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, boş sallayıp dolu tutmanın kurnazlığında marjinalleşmiş siyasilerle ilgilerinin ve işlerinin olmadığını, olmayacağını belirterek, “Birliğimizi koruyacağız. Dirliğimizi koruyacağız. Beraberliğimizi koruyacağız. Ant olsun, şart olsun, Türkiye’nin ve Türk milletinin ali ve asli çıkarlarından milim de olsa ödün vermeyeceğiz. Hep birlikte Türkiye olduğumuzu sonuna kadar haykıracağız.” dedi.
Melez ve kopya edilmiş, ana akım ve kaynaktan tamamıyla kopmuş sözde milliyetçi, sözde demokrat, sözde insan sever, sözde aydınların telkinine aldırmayacak, kaale ve ciddiye almayacaklarını kaydeden Bahçeli, “Doğru bildiğimiz istikamette, sağlam irademizle, aydınlık yarınların izinde kararlılıkla ilerleyeceğiz. Durmayacağız, sinmeyeceğiz, ürkmeyeceğiz, mevzu vatan ve millet olduğu sürece gözümüzü daldan budaktan asla uzak tutmayacağız. Şimdi ülkemizin önemli fertleri olan milletvekili arkadaşlarıma, dava arkadaşlarıma burayı şereflendiren dava insanlarına sesleniyorum İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz?” ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine milletvekilleri ayağa kalkarak Bahçeli’nin sözlerini alkışladı.
“Hukukun üstünlüğü hepimiz için bağlayıcıdır”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik 3 bin 741 sayfalık iddianamesini hazırlandığını ve mahkemeye sunulduğunu aktaran Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Burada iddianamenin ayrıntılarına girecek değilim. Kaldı ki bu bizim işimiz de değildir. Artık Türk adaleti karar ve hükmünü verecektir. Bundan kaçış ve kurtuluş yoktur. En başta CHP yönetimi olmak üzere, herkesin yargıya saygı duyması, hakim ve savcılara hakaret eden ahlaksız üsluptan sakınması gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü hepimiz için bağlayıcıdır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Herkes hukuk önünde eşittir. Hiç kimsenin ayrıcalığı ve imtiyazı yoktur. Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte yargılanan 105’i tutuklu 407 kişinin hakkında mahkemenin ne diyeceği, nasıl bir sonuca ulaşacağı, hükmü nasıl vereceği yakında belli olacaktır. İddianamenin karalanması CHP’ye bir şey kazandırmayacak, bilakis korku ve kaygının tezahürü olarak değerlendirilecektir. Bu meyanda olmak suretiyle bizim iki konuda samimi ve sahici beklentimiz vardır ve şunlardır: Yargılama hızla tekemmül ettirilmeli, siyasi kuşatmaya alınarak tavsamasına ve tartışılmasına daha fazla müsaade edilmemelidir. Geciken adaletin adalet olmayacağı ortadadır.”
“Başta TRT olmak üzere tüm televizyonlardan canlı yayınlanmalı”
“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik yargılamanın en başta TRT olmak üzere, tüm televizyonlardan canlı yayınlanması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Türk milleti olan biten ne varsa görüp öğrenmelidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesini saran devasa boyutlu iddiaların mahkemede görüşülmesi ve duruşma etapların doğrudan takip edilmesi aynı zamanda hukuk ve demokrasi güvenliğimizi de destekleyecektir.” diye konuştu.
Bahçeli, iddianamenin ayrıntısına girmeyeceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zira her şey kamuoyunda biteviye tartışılmakta, bilen de bilmeyen de gece gündüz ahkam kesmektedir. Ancak bariz ve aşikar olan bir hususun altını kalın şekilde çizmenin de büyük bir ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim. O da şudur; Aziz Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, adına eko-sistem denilen, bununla mündemiç organize suç örgütü olduğu ileri sürülen mafyalaşmış bir oluşum tarafından, belediyenin kaynakları, yani devletin parası kullanılarak bedeli mukabilince satın alınmıştır. İş bununla da kalmamış, müteakiben Türkiye’nin satın alınması konusunda ahlak ve yasa dışı rüşvet, ihalelerden komisyon ve yolsuzluk fırtınası esmeye başlamıştır. Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminin finansmanı amacıyla dehşet verici, dahası hırs ve ihtirasla perçinli gayri meşru, gayri hukuki bir tertip ve teşebbüsün içine girilmiştir. Zanlılar bellidir, ifadeler ve itirafçılar bilinmektedir. Türkiye’yi satın almak için rüşvet ve yolsuzluk kulvarından mıntıka temizliğine soyunanlar çok geç olmadan yakayı ele vermişler, Türk devletinin CHP kongreleri gibi satılık olmadığını çok şükür göstermişlerdir. Bize göre iddianamenin özü ve özeti budur.”
“Milletimizin helal rızkı dolandırılmış, belediye kasası boşaltılmıştır”
“Devamlı ekonomik sorunlardan bahseden CHP yönetimini milletimizin verdiği vergileri, henüz bıyığı terlememiş yavrularımızın haklarını, emeklilerimizin umutlarını, çiftçilerimizin alın terlerini, esnaf, memur ve işçilerimizin nafakalarını gasp ederek siyaset operasyonuna alet etmişlerdir.” diye konuşan Bahçeli, CHP’nin deprem konutlarından yol, köprü, tünel, savunma sanayisi ve şehir hastanelerine varıncaya kadar yapılan yatırım seferberliğini eleştirmesinin yavuz hırsızın ev sahibini bastırması gibi beyhude bir çırpınış olduğunu söyledi.
Bahçeli, şöyle devam etti:
“Emeklilerimizin parası CHP’nin para kulelerindedir. Milletimizin helal rızkı dolandırılmış, belediye kasası boşaltılmıştır. Bunun adı hortumculuk değil, yüzyılın soygunudur. Ne hukuktan, ne demokrasiden, ne işsizlikten, ne enflasyondan, ne de ekonominin diğer konu başlıklarından bahsetmeye bu yolsuzluk markalarının yüzü kalmamıştır. Türk milleti kesintisiz şekilde sahnelenen ekonomik soygunların az veya çok benzerlerine defalarca şahit, maalesef defalarca da mahkum olmuştur.”
“Devletin kasasına sızan haramzadelerle hesaplaşmalıyız”
“CHP yönetimi gibi suçlu, hem de mütekebbir ve üst perdeden bakanların sahte sözleriyle ekonominin karalanmasına şahit oluruz.” diyen Bahçeli, ekonominin rakam, oran, yüzde, matematik ve grafikten çok daha öte bir alan olduğunu söyledi.
Türkiye ekonomisinin toparlanma ve düze çıkma aşamasında olduğuna dikkati çeken Bahçeli, enflasyonun düşeceğini, hayat pahalılığının biteceğini, kişi başına düşen gelirin insanca yaşamaya dayanak olacağını belirtti.
Bahçeli, fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makro ekonomik istikrarın sağlanacağına vurgu yaparak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu amaca ulaşabilmek için yolsuzluk bataklığını kurutmak da mutlak bir zorunluluktur. Bizim temennimiz, herkesin ahlaki sorumlulukla elini taşın altına koymasıdır. ‘Örtünme, beslenme ve barınma’ sorunlarının hep birlikte, vicdan seferberliğiyle üstesinden gelmek mümkündür. Karanlıktan şikayet etmek yerine bir mum da biz yakabilir, bu ışıkta ise yeryüzü refahına kısa zamanda ulaşırız.”

