Türkiye’de yıllık enflasyon oranı, son yılların en düşük seviyesine gerileyerek ekonomik çevrelerde hareketliliğe neden oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Salı günü açıkladığı rakamlara göre, Mayıs ayında enflasyon %35,4 olarak gerçekleşti. Bu oran, Nisan ayındaki %37,9’luk seviyenin ve piyasalarda yüzde 36 olarak beklenen medyan tahminin altında kaldı.
Ekonomistlere göre, enflasyondaki beklenmedik düşüşte geçen yılın aynı döneminde yapılan kamu hizmeti indirimlerinin bu yılın rakamları üzerinde yarattığı baz etkisi kilit rol oynadı. Hatırlanacağı üzere, geçen yıl aynı dönemde enflasyon sert şekilde artmış ve %75,5 ile rekor seviyelere tırmanmıştı.
Piyasalardan ilk tepki
Beklenenden iyi gelen veri, Borsa İstanbul’da olumlu karşılandı. BIST 100 Endeksi bankacılık hisselerindeki hızlı yükselişle birlikte yüzde 2,6’ya varan bir artış gösterdi. Devlet tahvillerinin getirileri ise ciddi oranda bir gerileme kaydetti; iki ve beş yıllık tahvillerdeki oranlar sırasıyla %43,33 ve %38,24 seviyelerine indi. Döviz piyasasında ise Türk lirası, dolar karşısında yatay bir seyir izledi.
Merkez Bankası’nın yol haritası
Bloomberg’de yer alan habere göre uzmanlar, yıllık enflasyondaki bu düşüşün, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yakın dönemde faiz indirimi için alan kazandığını gösterdiği görüşünde birleşiyor. ICBC Turkey Yatırım Araştırma Başkanı Burak İşyar, Mayıs enflasyonunun Merkez Bankası’na faiz indirimi için gerekli olan zemini sağladığını ve piyasaların bunun etkisini önceden fiyatladığını dile getirdi. İşyar, “Faiz indirimlerinin Temmuz yerine Haziran toplantısında başlaması artık daha olası görünüyor” dedi.
TCMB geçen ay yaptığı sunumda yıl sonu enflasyon tahminini %24 olarak sabit bırakırken, analistler faiz indiriminin yaz aylarında başlayıp başlamayacağı konusunda farklı görüşler dile getiriyor. Resmi olarak %5 olan enflasyon hedefi ise kısa vadede uzak bir hedef olarak kalmaya devam ediyor.
Ekonomik ve siyasi etkiler
Ekonomide gözlenen olumlu gelişmelere karşın, Merkez Bankası’ndaki bazı yetkililer temkinli olma çağrısı yapıyor. Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, “Bizi ne kadar az ciddiye alırlarsa, o kadar sıkı durmak zorunda kalacağız” açıklamasıyla, fiyat ve beklenti yönetiminin sıkı para politikasında kritik bir rol oynadığını vurgulamıştı.
Son bir yılda faiz indirim döngüsünün siyasi çalkantılar nedeniyle kesintiye uğraması, para biriminde değer kaybını beraberinde getirmişti. Mart ayında Merkez Bankası, politika faizini artırma ve borç verme maliyetlerini yükseltme yoluna gitmiş, bunun ardından da bankalar için daha pahalı finansman kanallarını devreye almıştı.
Hanehalkı ve iş dünyasının nabzı
Son veriler, özellikle gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyatların gerilemeye başladığını, buna karşın giyim, ulaştırma ve konut kalemlerinde ise aylık olarak fiyat artışlarının sürdüğünü gösteriyor. Ekonomik sıkılık, vatandaşların tasarruflarını dövize çevirmesini bir ölçüde engellerken, işletmelerde ise yüksek faiz nedeniyle finansmana erişim ve maliyet baskısı artmaya devam ediyor.
Küresel gözlemcilerden Generali Investments’ın gelişmekte olan piyasalar stratejisti Guillaume Tresca, “Düşen enflasyon ve son günlerde medyada artan faiz indirimi haberleri, Merkez Bankası üzerindeki para politikasını gevşetme baskısını artırıyor” ifadelerini kullandı.