GR. ALTIN4.829,86
BTC111.207,15
ETH4.288,73
LTC111,96
BNB875,79
SOL216,41
AVAX26,02
ADA0,86
DOT4,08
9 Eylül 2025, Sal

Fed’in üçüncü yetkisi: Toplumsal uyum

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Fed’in, ikili yetkisinin yanına bir yenisini eklediği düşünülüyor: Toplumsal uyum.

Aristotle Pacific Capital‘in yönetici direktörü ve portföy yöneticisi Jeff Klingelhofe, Fed’in kendisine üçüncü bir yetki daha eklediğini ve yakın zamanda faiz oranlarını düşürmeyeceklerini söylüyor.

Fed kendine yeni bir rol mü biçiyor?

Fortune’dan Irina Ivanova’nın haberine göre, yatırım danışmanı Jeff Klingelhofer, “On beş yıldır faiz oranları sıfıra yakın seyrettikten sonra Fed temkinli davrandı ve yakın zamanda faiz oranlarını düşürmesi pek olası değil” diyor.

Bunun nedeni, merkez bankasının rekor seviyedeki enflasyonla karşılaşmasının ardından sosyal istikrar ve eşitsizlik konusunda endişe duyması ve düşük faiz oranlarının eşitsizliği daha da kötüleştirme ihtimali.

Fed’in ikili yetkisini hemen hemen herkes bilir. Kongre tarafından belirlenen ABD Merkez Bankası’nın görevi iki yönlüdür: İstikrarlı fiyatlar yani düşük enflasyon ve maksimum istihdam için uygun koşulları yaratmak. Üçüncü görev olan uzun vadeli faiz oranlarını ılımlı hale getirmek ise enflasyon sabit tutulduğunda zaten doğal olarak gerçekleşir.

Sosyal uyum

Ancak Klingelhofer’e göre, bu üçüncü görev giderek değişiyor ve bu yeni görevin adı, ‘sosyal uyum’ oluyor.

Son yıllarda biraz hırpalanmış görünen, Kovid dönemi enflasyonunu zamanında yakalayamayan ve giderek artan bir şekilde, Fed’in nominal olarak bağımsız başkanına faiz oranlarını düşürmesi için baskı yapan ABD başkanıyla kavga eden bir kuruluş için bu gerçekten de zor bir karar.

Klingelhofer, “Eski olanla yani finansal istikrarla vedalaşıp yeni olanla yani sosyal istikrarla tanıştık” diyor.

Fed’in hataları

Klingelhofer, 2007-2009 Küresel Finans Krizi öncesinde, Fed’in faiz oranlarını artırmada çok proaktif olduğunu ve enflasyon belirtisi göstermeden çok önce faiz oranlarını yükselttiğini hatırlatıyor.

Kriz sonrası dönemde ise, işsizlik oranı inatla yavaş düştüğünde, eleştirmenler Fed’i faiz oranlarını çok hızlı artırmakla ve toparlanmayı engellemekle suçladı. Fed’in ilk faiz indirimi 2015’in sonlarında, işsizlik yüzde 5 ve Fed’in tercih ettiği enflasyon ölçüsü sadece yüzde 1 seviyesindeyken geldi. Enflasyon, faiz artışından sonraki yedi yıl boyunca Fed’in yüzde 2 hedefine yaklaşamadı. Hatta yıllar sonra, iki Fed yetkilisi dengeyi yanlış ayarladıklarını ve faiz oranlarını daha uzun süre düşük tutmaları gerektiğini kabul etti.

Reklam Alanı

Klingelhofer, “2020’de ise bu değişti. Fed, oranları düşük tutarak en büyük ücret artışlarının en düşük gelirlilere gittiğini öğrendi. Kovid’den çıkarken, üçüncü görev sosyal istikrar ve ücret farkının sıkıştırılmasıydı” diyor.

Ancak merkez bankası ayrıca enflasyonun ‘geçici’ olacağı öngörüsüyle de yanıldı. Bu ıskalama, modern tarihin en hızlı ve en dik faiz artırım döngüsüyle birleşince, merkez bankası bu sefer faiz oranlarını düşürmek için çok hızlı hareket etmekten kaçındı.

Proaktif olmaktan reaktif olmaya

Bu değişim, Başkan Jerome Powell’ın 2022’de Jackson Hole’da başlayan konuşmalarının tonunda açıkça görüldü. Powell, 2022’de, “Fiyat istikrarı olmadan ekonomi hiç kimse için işe yaramaz” dedi ve Fed’in talepleri azaltmak ve enflasyon beklentilerini sabit tutmak için güçlü ve hızlı adımlar attığını ekledi. Powell, “İşin bittiğine dair güven duyana kadar devam edeceğiz” dedi.

Klingelhofer, bu deneyimin Fed’i proaktif olmaktan reaktif olmaya ittiğini söylüyor ve ekliyor: “Enflasyonu yüzde 2’nin altında görmeleri ve orada kalacağını düşünmeleri gerekecek.”

Klingelhofer, “Bir resesyon yaşanırsa, Fed’in geçmişte yaptığı gibi müdahale edeceğini sanmıyorum. Derin bir durgunluksa, yüksek işsizlik varsa ve enflasyon yüzde 2’nin altına önemli ölçüde düşerse, belki olabilir” şeklinde konuşuyor.

Düşük faiz oranları, şişen varlıklar ve gelir adaletsizliği

Tarihsel olarak düşük faiz oranlarının başka bir etkisi daha oldu: Varlık balonlarını teşvik ederek servet yukarıya doğru yeniden dağıtıldı. Bu şekilde, yakın tarihli bir ekonomik araştırma grubunun gösterdiği gibi, düşük faiz oranları servet eşitsizliğinin fırlamasına katkıda bulundu.

Düşük faiz oranları, hisse senedi piyasasının değerlenmesini artırma eğiliminde oluyor, hisse senetlerinin yüzde 90’ından fazlasına sahip olan nüfusun yüzde 10‘una fayda sağlıyor ve yatırımcıları daha büyük getiriler peşinde koşarken yeni varlıklar yaratmaya teşvik ediyor. Bu faydalar en çok en büyük finansal varlıklara sahip olanlara, yani en zenginlere ulaşırken yoksullar için çok az işe yarıyor.

Christopher Leonard, bu dinamiği anlatan 2022 tarihli The Lords of Easy Money adlı kitabında Fed’in ultra düşük oran politikalarını eleştirirken “Düşük oranlar daha yüksek istihdamı teşvik ederken, ‘tüm varlıkların yüzde 40’ına sahip olan Amerikalıların yüzde 1’i, orta sınıf için ilk iş yaratılmadan önce muazzam kazançlar elde ediyor” diye yazıyor ve Fed’in bu şekilde, ultra zenginler ile geri kalanlar arasındaki uçurumu daha da derinleştirdiğini ve bunun zamanımızın tanımlayıcı ekonomik işlev bozukluğu olduğunu söylüyor.

İpotek oranları ve resesyon ihtimali

Bu, enflasyonu yeniden canlandırma riskine ek olarak, faiz oranlarını düşürmeye karşı bir başka argüman olarak öne çıkıyor. Klingelhofer, “Düşük faiz oranlarının simyası sona erdi” diyor.

Klingelhofer, Fed’in ipotek oranlarını yakından etkileyen 10 yıllık Hazine tahvilleri gibi faiz oranları üzerinde bu kadar etkisi olduğuna ikna olmuş değil. Bu tahviller, yatırımcıların ABD borcunun risklerini nasıl algıladıklarına göre bunları alıp sattıkları uluslararası piyasalarda işlem görüyor.  Klingelhofer, “10 yıllık Hazine tahvilleri hangi seviyede olmalı? Enflasyon yüzde 3 ve hükümet yüzde 6-7 bandında açık verirken kabaca yüzde 4,5 seviyesi doğru görünüyor” diyor.

Aslında, bazı ekonomistler Fed’in faiz oranlarını düşürmesinin bir durgunluk göstergesi olarak algılanacağını ve bunun tam tersi bir etki yaratarak tahvil getirilerini ve faiz oranlarını yükselteceğini söylüyor.

Redfin ekonomi araştırma başkanı Chen Zhao ise “Fed yalnızca bir Fed fon oranını kontrol ediyor. Diğer her şey piyasalar tarafından belirleniyor” diyor.

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Pellentesque mauris nisi, ornare quis ornare non, posuere at mauris. Vivamus gravida lectus libero, a dictum massa laoreet in. Nulla facilisi. Cras at justo elit. Duis vel augue nec tellus pretium semper. Duis in consequat lectus. In posuere iaculis dignissim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

BigBorsa ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!