Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu.
Kara kutu incelenecek
Azerbaycan-Gürcistan sınırına yakın Signagi bölgesinde düşen askeri kargo uçağına ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Uçağın kara kutusuna ve şehitlerimizin naaşlarına kısa sürede ulaştık. Cuma günü de ebedi istirahatgahlarına uğurlamak üzere şehitlerimizi ülkemize getirdik. Bakanlarımızın, milletvekillerimizin, sivil ve askeri erkan ile vatandaşlarımızın katılımıyla şehitlerimize son görevimizi yerine getirdik. Bir kez daha aziz hatıralarını daima yaşatacağımız kahraman askerlerimizi kemal-i hürmetle yad ediyor, her birine Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Aynı şekilde Hırvatistan dönüşü düşen Orman Genel Müdürlüğümüze ait yangın söndürme uçağında şehit olan pilotumuza da Rabb’imden rahmet diliyorum. Kaza-kırım ekibimizin topladığı veriler ışığında ve kara kutunun incelenmesi neticesinde, 20 canımızı şehit verdiğimiz elim hadisenin neden yaşandığını çok daha net görebileceğiz. Bunları da başta şehit yakınlarımız olmak üzere kamuoyumuzla şeffaf bir şekilde paylaşacağız.”
Zafer Günü’nü Azerbaycanlı kardeşleriyle kutlamak ve Azadlık Meydanı’nda tertiplenen Zafer Geçidi Töreni’ne iştirak etmek üzere 8 Kasım’da Bakü’de olduklarını anımsatan Erdoğan,
“İki devlet-tek millet” düsturuyla bundan sonra da iyi ve kötü günlerinde, tüm imkanlarıyla can Azerbaycan’ın yanında olacaklarını vurguladı. Erdoğan, özellikle Güney Kafkasya’da kalıcı barışın tesisi ve ekonomik kalkınmanın ivme kazanması için üzerlerine düşeni yapmaktan geri durmayacaklarını ifade etti.
Milli gelir 17 bin dolara yaklaştı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Kasım’da Cumhuriyet’in banisi ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, vefatının 87’nci yıl dönümünde saygıyla yad ettiklerini anımsatarak, şöyle konuştu:
“İktidarlarımız boyunca ‘Millete efendilik yoktur; hadimlik vardır’ prensibinden hareketle aziz milletimize kimsenin patronluk taslamasına, parmak sallamasına, Anadolu insanını hor, hakir görmesine müsaade etmedik. Bu topraklarda kurduğumuz devletler zincirimizin en son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet muzaffer ve muvaffak kılmak için canla başla çalıştık. Bir dönem toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkeyi, dünyanın en büyük 17’nci, Avrupa’nın en büyük 7’nci ekonomisi haline getirdik.
2025 yılı ikinci çeyreğinde kişi başı milli gelir 17 bin dolara yaklaştı. 2002 senesinde yılda sadece 36 milyar dolar ihracat yapabiliyorduk. Ekim 2025 itibarıyla yıllıklandırılmış ihracımız 270,2 milyar dolarla rekor kırdı. Hizmetler ihracatımız ise 14 milyar dolardan 121,6 milyar dolara çıktı. Savunma sanayisinde bir zamanlar yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan Türkiye, bugün bu alanda dünyanın imrenerek takip ettiği bir seviyeye yükseldi. İHA ve SİHA üretiminde artık dünyanın ilk 3 ülkesi arasındayız.”
İki devletli çözümden geri adım yok
Erdoğan, 13 Kasım’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına seçilmesini müteakip ilk resmi yurt dışı ziyareti vesilesiyle Tufan Erhürman’ı Ankara’da misafir ettiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Cumhurbaşkanı ile milli davamız Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve Ada’daki gerçeklere uygun bir çözüme yönelik atılabilecek ortak adımları değerlendirdik. Sayın Erhürman’ın son dönemde Rum kesimine yönelik mesajlarında, Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliğinden ödün verilmeyeceğini vurgulaması önemlidir.
Geçmişte defalarca denenmiş ve netice alınmamış önerilerin tekrar ısıtılmaya çalışılmasını, vakit kaybı olarak görüyoruz. Kıbrıs meselesinin çözümü, çeşitli vesilerle altını çizdiğimiz üzere, iki devletin bir arada var olmasından geçiyor. Kıbrıs Türkü’nün ilk baştan beri gösterdiği cesaret, irade ve yapıcı tutumu, Rum tarafı da gösterirse Ada’da egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye dayalı kalıcı, adil ve gerçekçi bir çözüm bulunabilir. Değilse adaletsizlik üzerine hiçbir çözüm bina edilemez. Bu vesileyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının 42’nci yıl dönümünü bir kere daha tebrik ediyor, Kıbrıs Türkü’nün esenlik ve güvenliği için şehit olan tüm Mehmetçik ve mücahitlerimizi rahmetle yad ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Kasım’da Atatürk Kültür Merkezi’nde, Şule Yüksel Şenler Vakfı ile Doktor Beti Şabaz Merkezinin organize ettiği “Uluslararası İnsan Hakları Konferansı ve Yankılar Sergisi”nin açılışını gerçekleştirdiklerini söyledi.
45 bin konut teslim edildi
Adıyaman’ı 15 Kasım’da ziyaret ettiklerini, deprem bölgesinin yaralarını sarmayı süratle sürdürdüklerini vurgulayan Erdoğan, “Eylül ayında Malatya’da 304 bininci afet konutumuzun kurasını çekmiştik. Adıyaman’da da 350 bininci yuvamızın anahtarlarını teslim etmenin sevincini yaşadık. Böylece tek seferde toplam 45 bin 342 konut ve işyerini daha teslim etmiş olduk. Yıl sonunda Adıyaman’ımızda toplam 43 bin 573 konut ve iş yerini daha teslim etmeyi hedefliyoruz. 11 ilimiz için hedefimiz; yıl başından önce 453 bin bağımsız bölümün anahtar teslimini yapmaktır.” diye konuştu.
Filistinlilerin toprakları gasbedildikçe bölgedeki hiçbir ülke güvenlik içinde olamaz
Gazze’de Türkiye’nin de katkısıyla sağlanan ateşkesin ihlallere rağmen devam etmesini çok kıymetli bulduklarını vurgulayan Erdoğan, “Hamas, Netanyahu hükümetinin tüm provokasyonlarına rağmen attığı imzanın arkasında duruyor ve sorumluluklarını yerine getiriyor. Başta Sayın Trump olmak üzere, Amerikan yönetiminin de bu konuda yapıcı bir yaklaşım sergilediğini görüyoruz. İnsani yardımlar konusunda İsrail’den kaynaklı çeşitli aksaklıklar yaşansa da biz mevcut tüm imkanları kullanarak, Gazze’ye yardımlarımızı ulaştırıyoruz.” dedi.
Erdoğan, 810 ton insani yardım taşıyan 18’inci İyilik Gemisi’nin, cuma günü El-Ariş Limanı’na ulaştığını, 47 tır dolusu malzemeyi Refah Sınır Kapısı’na yönlendirdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Öte yandan, havaların soğuması ve yağışların başlamasıyla birlikte Gazze’deki durum giderek kötüleşiyor. Gazze halkının bir an önce derme çatma çadırlardan kurtarılması gerekiyor. Ülkemizdeki konteynerlerin Gazze’ye sevki, sahada ciddi bir rahatlamaya yol açacaktır. Bununla ilgili temaslarımız da devam etmektedir. Burada şu gerçeğin altını önemle çizmek durumundayım, Filistin devleti kurulmadan, bölgeye tam olarak huzur, istikrar ve güven ortamının yerleşmesi mümkün değildir. Filistin’de işgal devam ettikçe, Filistin kanadıkça, Filistinlilerin toprakları gasbedildikçe, açık söylüyorum, bölgedeki hiçbir ülke güvenlik içinde olamaz. 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüme yaklaştığımız ölçüde barış kapısı aralanacak, uzaklaştığımız ölçüde de bu kapı kapanacaktır. Bu gerçeğin hiçbir şekilde göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye’nin bütün çabası, bütün gayreti de bunun içindir. Günü kurtarmayı değil, müreffeh bir geleceği inşa etmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde daha çok çalışacağız, daha fazla emek harcayacağız ve inşallah bölgede kalıcı barışa giden yolun ardına kadar açılmasını sağlayacağız.”

