GR. ALTIN5.902,25
BTC90.253,58
ETH3.112,45
LTC81,49
BNB892,76
SOL133,28
AVAX13,26
ADA0,413028
DOT2,04
13 Aralık 2025, Cts

Erdoğan: Transferde milyonlar alanlar bu işlere nasıl bulaşır

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen “Uluslararası Barış ve Güven Forumu” sonrası Türkiye’ye dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Türkmenistan’ın daimi tarafsızlığının ilanının 30. yıl dönümü etkinliklerine katıldığı Aşkabat ziyaretini tamamladığını belirten Erdoğan, bu etkinliklerin aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen ve Türkiye’nin de ortak sunucu olduğu “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” münasebetiyle tertiplenmesinin, kutlamalara ayrı bir mana kazandırdığını söyledi.

Türkmenistan Milli Lideri ve Halk Maslahatı Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov ve Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov’a teşekkür eden Erdoğan, 3 yıl önce ziyaret ettiği Türkmenistan’la ortak tarih, dil, din ve kültüre dayanan münasebetleri her geçen gün pekiştirmenin gayretinde olduğunu ifade etti.

Erdoğan, Türkmenistan’la ekonomik ve ticari işbirliğinin son derece güçlü durumda olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“İş insanlarımız, Türkmenistan’ın bağımsızlığından bu yana yaklaşık 55 milyar dolar tutarında projeyi tamamladılar. Halihazırda 10 milyar dolar tutarında 19 proje yürütülüyor. Türkmenistan bu anlamda Rusya Federasyonu’ndan sonra firmalarımızın en çok proje gerçekleştirdikleri ikinci ülke konumunda. 2024 yılında 2 milyar doları aşan ticaret hacmimizi 5 milyar dolara yükseltmenin gayreti içindeyiz. İlişkilerimizin beşeri boyutuna da elbette son derece önem veriyoruz. Türkmen kardeşlerimizin üniversite eğitimi için Türkiye’yi ilk sırada tercih etmeleri bizim açımızdan memnuniyet verici. Bu gençlerimizin eğitimlerini tamamladıktan sonra Türkmenistan’a dönerek ülkelerinin kalkınmasına katkıda bulunmalarından memnuniyet duyuyoruz.”

Türkmenistan’ın, BM Genel Kurulu’nun 12 Aralık 1995 tarihli oturumunda kabul edilen kararla daimi tarafsızlık statüsü elde ettiğini anımsatan Erdoğan, “Bu statüyü 30 yıldır başarıyla sürdürüyor. Ayrıca tarafsızlık kavramını bir barış felsefesine dönüştürmek için de özel çaba sarf ediyor. Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olarak, Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsünü destekleyen ülkelerin de başında yer aldık. Türkmenistan’ın tarafsızlık temelinde barış inşasına yönelik vizyonunu desteklemeyi sürdürüyoruz.” açıklamalarında bulundu.

Forumda yaptığı hitapta Türkmenistan’a desteğini tekrar vurguladığını belirten Erdoğan, ayrıca Türkiye’nin bölgesel ve küresel barışa yönelik yaptığı katkılara ve Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çektiğine işaret etti.

“Bu savaşın çoktan bitmesi gerektiğini düşünüyoruz”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile de ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“Türkmen tarafıyla bilhassa enerji, ulaştırma, ticaret ve diğer alanlardaki işbirliğimizi gözden geçirdik. Sayın Putin ile de ikili ilişkilerimiz ile Ukrayna’daki savaş ve bölgesel meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Sayın Trump’ın girişimleriyle başlatılan diyaloğu olumlu bulduğumuza işaretle, ülkemizin barış çabalarına yapabileceği katkıları kendisiyle değerlendirdik. Ziyaretimiz vesilesiyle Türkmenistan’ın ulaştığı kalkınmışlık düzeyine ve Türk insanının ve firmalarının bu düzeye ulaşılmasındaki katkısına bir kez daha gururla şahit olduk. Bu duygu ve düşüncelerle ziyaretimizin dost ve kardeş ülkeler için hayırlara vesile olmasını, uluslararası barışa katkı sunmasını temenni ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’le görüşmesinin detayına ilişkin soru üzerine, Putin’le oldukça verimli, kapsamlı, derinlikli bir görüşme gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Erdoğan, “Görüşmemizde özellikle kendisini her an beklediğimi ifade ettim. Bunun için de en kısa zamanda bir araya gelmemiz gerektiğini konuştuk. Kendisi de ‘sözümü yerine getireceğim’ dedi. Ümit ederim ki en yakın zamanda bu ziyareti gerçekleştiririz. Bizim Rusya ile ilişkilerimiz günübirlik çıkar hesaplarıyla yürüyen ilişkiler değildir. Köklü bir tarih, güçlü bir diplomatik zemin ve karşılıklı güven üzerine kuruludur. Ağırlıklı olarak savaşı ve barış çabalarını konuştuk. Türkiye’nin bu meselede nerede durduğunu bütün aktörler gibi Sayın Putin de çok yakından biliyor. Biz bu savaşın çoktan bitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunu da bütün muhataplarımıza açık bir şekilde söylüyoruz.” diye konuştu.

Ukrayna-Rusya Savaşı ile ilgili soru üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:

“Konuyla ilgili biliyorsunuz ABD Başkanı Donald Trump devrede. Trump’ın devrede olmasının yanında bizler de Amerika’yı teşvik ediyoruz. Dışişleri Bakanımız Hakan Bey’in Amerika’daki ilgililerle sürekli irtibatı devam ediyor. Bizler de zaman zaman liderlerle telefon diplomasisi yürütüyoruz. Putin ile yaptığımız bu görüşme sonrası, ABD Başkanı Trump’la da inşallah barış planını da değerlendirme fırsatı buluruz. Barış uzakta değil, onu görüyoruz. Tek yapmamız gereken istikametimizi barışın bulunduğu yöne çevirmektir. Karadeniz’in bir hesaplaşma alanı olarak görülmemesi gerekir. Böyle bir durum Rusya ve Ukrayna’ya sadece zarar verir, hiçbir fayda sağlamaz. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğine herkesin ihtiyacı var. Bu mutlaka sağlanmalıdır.”

“Çatışmaların Suriye’ye bir şey kazandırmadığı yakın geçmişte görülmüştür”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Trump’la Suriye’deki 10 Mart mutabakatı konusunda konuşur musunuz? Orada nasıl bir takvimin uygulanmasını bekliyorsunuz?” sorusuna ise şu cevabı verdi:

“Suriye’de 10 Mart Mutabakatı’nın hayata geçirilmesi, bölgenin geleceğini yakından ilgilendiren bir süreçtir. Mutabakatın öngördüğü hedeflere ulaşılması, Suriye için en hayırlı netice olacaktır. Mutabakatın uygulanmasıyla Suriye’nin toprak bütünlüğü, birliği, beraberliği, istikrarı ve müreffeh geleceğe yürüyüşü tahkim edilecek. Ayrılıkların, çatışmaların Suriye’ye bir şey kazandırmadığı yakın geçmişte görülmüştür. Suriye yönetiminin, Suriye’yi oluşturan bütün unsurların bir araya gelmesi vizyonuyla hareket etmesi önemlidir. Bu yaklaşım kıymetlidir ve desteklenmeyi hak etmektedir. Suriye hakkında birçok odağın planları olabilir, hayalleri olabilir. Ancak önemli olan Suriye halkının ortak gelecek tahayyülüdür. Gerçekçi hayalleri Suriye’nin cefakar halkı kurmaktadır. Tuzak kuranların oyunlarını bu mutabakatın hayata geçirilmesi bozacaktır. Biz, Türkmen, Arap, Kürt, Sünni ve Nusayri ayırt etmeden, kardeş Suriye halkının tamamının barışını, huzurunu, refahını istiyoruz. 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması, kuşkusuz bu iradeyi güçlendirecektir.”

Gazze’deki ateşkes sonrası oluşması beklenen Barış Konseyinde Türkiye’nin yer alıp almayacağı sorusuna ilişkin Erdoğan, “Henüz bize gelmiş bir teklif, talep yok. Böyle bir toplantının yapılacağı istikametinde dedikoduları duyuyoruz. Yeter ki barış için bu tür toplantılar yapılsın. Adım atalım, biz her an hazırız.” diye konuştu.

Öte yandan İsrail’in ateşkes ihlallerinin sürdüğüne dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

“11 Ekim’den bu yana 3702’yi aşkın kardeşimiz şehit oldu. İsrail, ne yazık ki taahhütlerini yerine getirmiyor. İnsani yardım girişlerinde sıkıntılar sürüyor. İsrail’in verdiği sözleri yerine getirmesi, ateşkese tam anlamıyla uyması ve Gazze’de hayatın normale dönmesine müsaade etmesi şarttır. Kış şartları, iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Gazze’deki barınma sorunlarını, temel ihtiyaçların karşılanamaması problemini acilen çözmek gerekiyor. Bunun için ise İsrail’in oluşturduğu güvenlik sorununun ortadan kalkması lazım. Türkiye, hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan kaçınmaz.”

“Avrupa’nın stratejik bir vizyonla ilişkilerimize bakması, onlar açısından kazanç”

Erdoğan, bir basın mensubunun “Belçika Savunma Bakanı’nın ‘Türkiyesiz güvende olmayız.'” açıklamasını hatırlatması üzerine, şunları söyledi:

“Avrupa Birliği üyelik sürecinde biliyorsunuz 50 yılı devirdik. Bizi bu tür tekerlemelerle maalesef oyaladılar. Avrupa Birliği’ne daha önce süreçte olmayan ülkeler alındı ama Türkiye, ne yazık ki bugün 86 milyon nüfusuyla, sanayisiyle, kapasitesiyle bu kadar güçlü bir ülke olarak Birliğe güç katacakken maalesef AB’ye hala alınmadı. Oyalama devam ediyor. Dışişleri Bakanıma ısrarla ‘Avrupalılarla nerede görüşürsen hep kendilerine bunu hatırlat.’ diyorum. Ben de görüştüğüm liderlere hala bunu söylemeye devam ediyorum. NATO’nun en büyük ikinci kara gücüyüz. Savunma sanayiinde son yıllardaki atılımlarımız herkesin malumu. Bu süreçte gizli-açık kısıtlamalarla hatta ambargolarla karşılaştık fakat savunma yeteneklerimizi geliştirmeye devam ettik. Biz, dostluk ve müttefiklik bağlarımızın bulunduğu Avrupa ülkeleri ile kazan kazan temelinde her alanda işbirliğimizi güçlendirmeye hazırız. Avrupa’nın stratejik bir vizyonla ilişkilerimize bakması, onlar açısından da kazanç olacaktır. Avrupa’dan gelecek adımlar ise bundan sonraki süreci inşa edecektir.”

Futbolda illegal bahis iddialarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “İdarecisinden yöneticisine ve futbolcusuna kadar birçok ismin burada bulunması ve bu kişilerin adının böylesi skandallara karışması, ülkemde bunun olması, bir Cumhurbaşkanı olarak bizleri gerçekten üzmüştür, hayretlere düşürmüştür. Bu rakamlar için milyonlarca lira transfer ücreti alan bu insanlar, bu işin içerisine nasıl bulaşır, nasıl girer? Yöneticilere bakıyorsun, ya bu yöneticiler bunu nasıl yapar, nasıl bulaşır?” ifadelerini kullandı.

“Biz, futbolun asil ve temiz ruhundan yanayız”

Futbolun ruhunun adalet olduğunun altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Eğer biz bu adaleti tesis edemezsek sahalardan çıkan netice bizi asla tatmin etmez çünkü adaletten uzak bir netice ortaya çıkacaktır. Bunun bizi tatmin etmesi mümkün olmaz. Bütün bunların yanında biz, futbolun asil ve temiz ruhundan yanayız. Ben yargı mekanizmasının adil bir şekilde çalışmasından sonra bunun da tesis edileceğine inanıyorum. Nereden gelirse gelsin, hangi kulüpten gelirse gelsin, A kulübü, B kulübü fark etmez. Burada adalet, bizim için çok çok önemli. Şu anda da bence yargı, bu görevini en ideal şekilde yapmaktadır. Biz, bu mücadeleyi özellikle de tribünlerin sesi, gençlerin hayalleri, bu milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdüreceğiz.”

A Milli Basketbol Takımı’nın Bosna Hersek karşısındaki başarısına ilişkin değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bosna Hersek, biliyorsunuz sıradan bir takım değildi, güçlü bir takımdı. O güçlü takımın karşısında gerçekten bizim ekipte iki veya üç tane eksiğimiz vardı, onlar katılamamışlardı. O eksiklerimize rağmen ortaya başarılı bir performans koydular ve o farkla o maçı aldılar. İyi bir başlangıç aslında. İlk iki maçı iyi götürdüler. Şimdi önümüzde tabii zorlu bir maç var, Sırbistan. Sırbistan maçı önem arz ediyor. Sırbistan’ı da yenerek inşallah Dünya Kupası’na bu defa katılmalıyız. Maçtan sonra soyunma odasına gittik. Orada bize ‘Dünya Kupas’ına gidersek neticesi ne olur?’ falan dediler. Biliyorsunuz sporcunun beklediği hep nedir? Biz de dedik ki ‘Dünya Kupası’na gitmemiz halinde yerli ve milli markamız TOGG’u inşallah sizlere de hediye ederiz.’ İnşallah kazasız belasız bu elemeleri geçip takımımız, doğrudan 2027 Dünya Kupası’ndaki yerini alacaktır. Milletimiz, onların yanında, biz onların yanındayız.”

“Sivil, özgürlükçü, kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içerisindeyiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine de somut netice almak için yola çıktıklarını söyledi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

“Soyutta kalırsak bunun bir anlamı olur mu? Olmaz. Şu an itibarıyla da hem sivil hem özgürlükçü hem kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içerisindeyiz. Bunu yapalım ki milletimiz de ‘İşte benim Anayasam.’ desin. Kendi geleceği ile ilgili de herhangi bir endişeye kapılmasın. Yeni anayasa sözünü AK Parti olarak biz, özellikle meydanlarda verdiğimiz gibi bütün siyasi partiler de millete aynı taahhütte bulunmuştur. Öyleyse birlikte bu işe sahip çıkacağız. Hassaten Cumhur İttifakı olarak da yaptığımız çalışmayla bunu başaracağız. Bu konuda kararlılığımız var. Bütün bunların yanında yeni anayasa çalışmalarına şu anda partimiz, en hazır parti konumundadır. Sürekli olarak kurduğumuz anayasa çalışmaları ekibi, bu işi yürütüyor. Kendilerinden zaman zaman brifingler alıyorum. Bütün bunların yanında MKYK, MYK ekibimiz içerisinde sadece bu anayasa çalışmalarını yürüten arkadaşlarımız var. Bunlarla birlikte de inşallah üzerinde şüpheye yer bırakmayacak, köhnemiş değil milletimize ‘Her yönüyle benim Anayasam.’ dedirteceğimiz anayasamızı hazırlıyoruz. Diğer taraftan bu işin takvimi olmaz. Sürekli çalışırsın ve bu çalışmanın neticesinde de vakti, saati geldiğinde adımı da atarsın. Bu dönem, bu işin neticeye bağlanacağı dönem olacaktır.”

“Ailede ne kadar birbirimize kenetlenir, bağlanırsak o zaman güçlü millet oluruz”

Bir basın mensubunun, “2025, Aile Yılı ilan edildi. Aile Bakanlığıyla birlikte çok önemli çalışmalar yapıldı. 2025’in artık sonuna doğru geliyorken de yapılan kampanyalara ilgi nasıldı? Bir de sizin hep dikkat çektiğiniz unsur var, nüfus artış hızı azalıyor. 2026 yılı içerisinde bu teşvikler, aile kurumunun teşviki için yeni çalışmalar planlanıyor mu?” şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“Her şeyden öte bu son cümle çok çok önemli. Nüfus artış hızı noktasında gerçekten dertliyiz. Bunu artırmamız şart. Bugün öğrendim, Rusya ‘En az iki çocuk’ diyordu, şimdi onlar da ‘En az üç çocuk’ diyor. Biz, bunu söylediğimizde çok tartışmalar çıktı, çok eleştirildik ama haklılığımızı bu gelişmeler ortaya koyuyor. Aile Yılı derken ailenin kutsiyetini ifade etmek istiyorum. Aile, bizde kutsaldır. Her yönüyle kutsaldır. Anneyle, babayla, bütün kardeşlerle bu kutsiyeti bizim ihya etmemiz önemli. Aileyi ne kadar ihya edersek, ailede ne kadar birbirimize kenetlenir, bağlanırsak o zaman güçlü millet oluruz. Güçlü aile, güçlü millet yani güçlü milletler, güçlü ailelerden doğar. Eğer güçlü bir aile yapınız olmazsa siz, güçlü millet de olamazsınız. Bu sıkıntıyı yaşıyor muyuz? Bana göre yaşıyoruz ama ümitsiz miyiz? Asla çünkü bu milletin tohumunda var yani biz yeniden ayağa kalkacağız, yeniden küllerimizden doğacağız. Bu millet, o güçlü ailelerle inşa ve ihya hareketini de yürütecektir. Bu noktada aile değerlerini korumanın ülkemiz açısından çok çok önemli açılımları olacak.”

Ailenin korunmasının yanında eğitimin de önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimi de asla ihmal etmediklerini vurguladı.

Üniversite sayısının 76’dan 208’e yükseldiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bize ‘Bu kadar üniversite niye?’ diyenler, şimdi ‘Haklıymışsın.’ demeye başladılar. Eğitim öğretimin olmadığı bir ülkeden güçlü bir millet doğar mı? Güçlü bir millet için eğitim öğretimde her yönüyle kuvvetli bir altyapı olacak ki buradan da güçlü bir millet çıksın. İbrahim Tatlıses kardeşimizin meşhur sözü var ya ‘Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik?’ diye. O, Urfa’da üniversite aradı, biz 81 vilayetin 81’ine de üniversiteler kurduk. Şimdi üniversite olmayan ilimiz kalmadı ve bununla da iftihar ediyoruz. Buralarda kaliteli, güçlü kariyer sahibi hocalarımız görev yapmaya başladı. Ağrı’ya gidiyorsun, üniversitemiz maşallah her yönüyle güçlü. Hakkari’de her yönüyle güçlü. Artık oralardan derece yapan yavrularımız çıkıyor. Nasıl oldu? O eğitim öğretim olmasaydı Hakkari’den, Ağrı’dan, Van’dan, diğer şehirlerimizden bu yavrular çıkmazdı ama şimdi çıkıyor. İnanıyorum ki ailelerimiz de artık yavrularına daha farklı, daha güçlü bir şekilde sahip çıkacak. Onlar da şöyle bir endişe taşımıyor, ‘Benim vilayetimde, benim şehrimde üniversite yok ki.’ demiyor. ‘Artık benim vilayetimde de üniversite var. Dolayısıyla evladımı yetiştireceğim, hazırlayacağım ve bizim memleketteki üniversiteye gidecek, buradan da inşallah kendini yetiştirerek mezun olacak.’ diyorlar.”

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

BigBorsa ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!