Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Yeşil Vatan Kahramanları Görev Başında” programında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
“Orman yangınlarıyla, sellerle mücadele ederken şehit düşen tüm büyüklerimizi rahmetle yad ediyorum.
İnsanlık olarak daha sancılı bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Küresel ısınma, iklim krizi ve kuraklık doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı artırıyor. Yeraltı ve yerüstü kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılması ülkeler için önem arz ediyor.
“BUNUN ADI BÜYÜK BİR İHANETTİR”
Son yıllardaki orman varlığımız büyük bir tehdit ve tehlike altındadır. Artan sıcaklıklar, kuraklıklar ormanlarımızın geleceği için ciddi riskler barındırıyor. Son 10 yılda yanan ormanlarımızın genişliği, bir önceki 10 yıla göre 2 katına ulaştı. Dünyamız 1880’den bu yana en sıcak 9 yılı geride bıraktı. 2024 senesi son 145 yılın en sıcak yılı oldu. 23 Temmuz 2024’te son 145 yılın en sıcak gününü geçirdik.
Artık eskisinden çok daha büyük, yıkıcı orman yangınlarıyla mücadele ediyoruz. Bu yangınlar binlerce canlıyı, topraklarımızı ve hatta yerleşim yerlerini yok ediyor. Meteorolojik veriler 2025’in bir önceki yıla göre daha sıcak geçeceğini gösteriyor.
3 kritik noktanın altını çizmek istiyorum. Hava sıcaklığı çok yüksekse, nem düşükse, rüzgar kuvvetliyse ormanın yakınında, açık alanda ateş yakmamanız hayati önemdedir. Böyle bir durumda ateş yakmak felakete davettir. Bunun adı büyük bir ihanettir.
Rabbimizin emaneti olarak dört elle sarıldığımız doğayı koruyarak, evlatlarımıza en güzel şekilde teslim etmek için var gücümüzle çalıştık. 2002’de 20,8 milyon hektar olan orman varlığımızı bugün 23,4 milyon hektara ulaştırdık. Ülkemizin toplam yüzölçümünün yüzde 30’unu ormanlarla kapladık. 2002’den bugüne cennet vatanımızın dört bir yanına 7,5 milyardan fazla fidan diktik. Ağaçlandırma kampanyalarımızla milyonlarca insanımızın fidan dikmesini sağladık. Yangında zarar gören yerlerin ağaçlandırmasını mutlaka yapıyoruz.
Her yangın felaketinden sonra dolaşıma sokulan fotoğraflar dezenformasyona yönelik bir propagandadır. Ceviz, badem, keçiboynuzu, lavanta, defne gibi ürünlerle hem toprağımızı değerlendirdik hem de köylerde yaşayan vatandaşlarımıza yıllık 25 milyar lira ek gelir sunduk. Orman dışı odun üretimimizi artırdık. Bir yandan orman köylülerimize destek olurken diğer yandan bölgesel kalkınmaya hizmet sağladık. Birçok yeni imkan sunduk.
ORMAN YANGINLARINA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER
Orman köylerinde yaşayan ailelere 35 milyar lira kredi ve hibe desteği sağladık. Bu yıl 12 bin ailemize 2,6 milyar katkı veriyoruz. Yeşil vatanın tüm yönleriyle zenginleştirilmesini hedefleyen 5 karar aldık. Tarım ve Orman Bakanlığımız bunları eyleme dönüştürüp, uygulamaya alacak.
Son 23 yılda orman yangınlarıyla mücadelede çok önemli mesafeler kat ettik. Teknoloji ve insan kaynağımızla, ekipmanlarımızla, hava ve kara gücümüzle bu alanda büyük başarılara imza attık. 2002’de 73 ton olan havadan su atma kapasitemizi bugün 27 uçak ve 105 helikopterle toplam 438 tona yükselttik. Yangınla mücadelede insansız hava aracı kullanımında Avrupa’da birinci, dünyada ikinciyiz. 14 İHA ve yapay zeka temelli uygulamalarımızla yangınları erken tespit ediyoruz.
Bu yıl 1 Mayıs’tan itibaren 1600 noktada kara, 58 noktada hava araçlarımızı konuşlandırmaya başladık. 2002 yılında yalnızca 637 arazöz vardı, bugün bu araçlarımızın sayısını 1786’ya çıkardık. 831 iş makinemiz arazide hizmet vermeye devam ediyor. Yangında hava araçlarının daha hızlı su alması için 4 bin 796 yangın gölet ve havuzu inşa ettik. Nitelikli insan kaynağımızı da genişlettik. Orman teşkilatımıza 8 bin 500 yeni personel kazandırdık. 130 bini aşkın gönüllümüz yeşil vatanı müdafaa ediyor.
“YEREL YÖNETİMLERİN SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMESİ GEREKİYOR”
Sadece hükümetimize görev düşmüyor. Yerel yönetimlerin de sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Son dönemde birçok felaketin yerel yönetimlerin sorumluluğundaki kırsal alanda başlayıp, ormanlık alana sirayet ettiği gerçektir. Çoğu belediyede bu konuda olması gereken düzeyde bir bilinç, hazırlık ve yatırım mevcut değildir. Bütçenin kısıtlılığı bu tezin geçerli olmadığını çok net görüyoruz. Aynı durum depreme hazırlıkta da söz konusudur. Reklama, konsere, eğlenceye veya geziye ayrılan tutarın kritik kalemlerden kat be kat fazlası olmasının hiçbir açıklaması olamaz. Tüm belediyelerimizin bu hassasiyetle hareket etmesi gerektiğine inanıyorum.”