ABD Doları, yılın ilk yarısında küresel para birimlerine karşı %10,7 değer kaybederek, Richard Nixon’un başkan olduğu 1973’ten bu yana en kötü ilk yarı performansını gösterdi. Amerikan para birimi, küresel piyasalarda Şubat 2022’den bu yana en zayıf noktasına geriledi.Gelecekteki tablo ise daha parlak görünmüyor.
CNBC’nin haberine göre yatırımcıların güvenli liman arayışında olduğu bu dönemde ABD’nin politika belirsizliği, büyüyen kamu borcu ve bütçe açıkları ile ABD Merkez Bankası’nın (Fed) potansiyel faiz indirimleri gibi birçok unsur hâlâ etkisini sürdürüyor.
Haberde servet yönetimi firması B. Riley’in Baş Piyasa Stratejisti Art Hogan doların küresel piyasalardaki değer kaybı için “Bunun bir kısmı muhtemelen zaten bekleniyordu, ancak para piyasasında işlem yapanlara mevcut piyasa ortamını düşünmeleri için fazlasıyla neden verdik. Kontrol etmeleri için birçok maddeyi listeye ekleyebilirsiniz: Devasa bütçe açıkları veriyorsunuz ve siyasi cephede kimse bunu durdurmak istemiyor. Hem askeri hem ticari anlamda dostlarınızı kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Yeterince olumsuz tetikleyiciye sahipsiniz. Ve bir kez momentum oluştuğunda, bunu durdurmak oldukça zordur” açıklamasında bulundu
Gerçekten de doların küresel piyasalardaki düşüşü ocak ortasında başladı ve o zamandan beri çok nadir yavaşlama sinyalleri gösterdi. ABD Başkanı Donald Trump’ın tarifelerinin sanıldığı kadar yüksek olmayabileceği yönündeki beklentiler, nisan ortasında kısa süreli bir toparlanma sağladı ancak genel eğilim yine aşağı yönlü oldu.
Piyasalar üzerindeki etkisi
Elbette doların değer kaybı, hisse senetleri açısından zehirli bir etki yaratmadı. S&P 500 şirketleri gelirlerinin %40’ından fazlasını uluslararası satışlardan elde ediyor ve zayıf bir dolar, Amerikan ihracatını daha ucuz hale getiriyor. Bu da süregelen ticaret savaşları bağlamında dikkate değer bir unsur.
Ancak bu düşüş, aynı zamanda Amerikan istisnacılığı ve dolar hegemonyasının sonuna dair artan söylentilerle paralel gerçekleşti. ABD kamu borcunun 30 trilyon dolara yaklaşması ve 2025 ABD bütçe açığının 2 trilyon dolara dayanması, dolar ve ABD Hazinesi tahvilleri gibi Amerikan varlıklarının küresel alandaki önemini kaybetmesi riskini beraberinde getiriyor. Bu ihtimal hisse senetleri gibi riskli varlıklar üzerinde güçlü etkiler yaratabilir.
Küresel merkez bankaları, ABD varlıklarına alternatif olarak altın alımlarını artırıyor. Dünya Altın Konseyi’ne göre bu alımlar ayda 24 ton seviyesine ulaştı. Altın, yılın ilk yarısında 1979’dan bu yana en iyi performansını gösterdi.
Bank of America Araştırma Analisti Lawson Winder, “Merkez bankalarının rezervlerini çeşitlendirmek, dolara olan bağımlılığı azaltmak ve enflasyon ile ekonomik belirsizliklere karşı korunmak amacıyla altın aldıklarını düşünüyoruz. Bu eğilimin süreceğine inanıyoruz, özellikle ABD tarifelerine ve mali açık endişelerine yönelik belirsizlik ortamında,” ifadelerini kullandı.
Benzer şekilde TS Lombard da dolara karşı kısa pozisyonunu sürdürüyor ve ABD para birimini “sürekli kazandıran bir hediye” olarak tanımlıyor.
Kurumun kıdemli makro stratejisti Daniel Von Ahlen, “Trump’ın Fed’e yönelik saldırıları ve ABD hükümetinin zayıf dolar isteğini açıkça ortaya koyması, bu görüşümüzü güçlendiriyor. Dolar, çoğu döviz metriğine göre hâlâ fazla değerli. Dolar karşıtı sebepler bu kadar yaygınken, neden doların artık değeri düşük bir varlık haline gelmeyeceğini düşünelim ki? Portföyümüzdeki çeşitli işlemler üzerinden dolar karşıtı pozisyonumuzu sürdürüyoruz” açıklamasında bulundu.
Fed’in yılın ikinci yarısında gerçekleştirmesi beklenen faiz indirimleri de dolar üzerinde daha fazla baskı yaratabilir. Ancak Fed’in gevşeme politikalarının etkisini kestirmek zor olabilir. Zira Fed yönetimi en son 2024’te faiz indirdiğinde, dolar ve tahvil getirileri keskin şekilde yükselmişti.
Dolar toparlanır mı?
Doların küresel piyasalardaki düşüşünün devam edeceği de kesin değil. Wall Street’te bazı uzmanlar, bu düşüş trendinin tersine dönebileceğine inanıyor.
Capital Economics’in Asya Pasifik Piyasaları Başkanı Thomas Matthews, son dönemdeki Amerikan borsalarındaki yükselişin ABD varlıklarına yönelik artan güveni yansıttığını belirterek, doların zayıflığını diğer para birimlerinin planlı şekilde değer kazanmasına ve hedge stratejilerindeki değişikliklere bağladı.
Wells Fargo da dolara yönelik korkuların fazla abartıldığını düşünüyor. Wells Fargo yatırım stratejileri analisti Jennifer Timmerman, “ABD Doları’nın rolünü istatistiksel bir yaklaşımla analiz ettiğimizde, doların küresel ticaret ve finansın temel taşı olmaya devam ettiği bizim için netleşti. Bu para biriminin önemini yitirmesine yol açacak küresel bir kaymanın gerçekleşmesi son derece zor ve yavaş ilerleyecek bir süreç olur. Zira doların alternatifi olarak öne çıkan para birimlerinin temel zayıflıkları mevcut” açıklamasında bulundu.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent da pazartesi günü yaptığı açıklamada, para birimi dalgalanmalarının “alışılmadık bir durum olmadığını” söyledi. Bununla birlikte, ABD Hazinesi tahvillerindeki artan getiriler, dolar ve diğer Amerikan varlıklarına yönelik endişelerin sürdüğünü gösteriyor.
B. Riley stratejisti Hogan, “Düşüş momentumu açısından artık fazla abartılı bir noktadayız. Ancak temel göstergelere baktığımızda, endişe yaratabilecek pek çok unsur saymak mümkün” ifadelerine yer verdi.