Güney Afrika Merkez Bankası Başkanı Lesetja Kganyago’nun yıllar önce söylediği bir Afrika atasözü, günümüzde ABD için de geçerli olabilir: “Köpek aya havladığında, ay da ona geri havlamaz.”
GeoQuant’un Kurucusu ve Fitch Solutions’ın Genel Müdürü Mark Y. Rosenberg, bu sözü ilk kez 2015’te, faiz indirme baskısı karşısında Güney Afrika Merkez Bankası’nın tutumunu sorulduğunda duyduğunu belirtiyor. O dönem Çin ekonomisi yavaşlarken, ABD Merkez Bankası (FED) 2006’dan bu yana ilk kez faiz artırmaya hazırlanıyordu; gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı hız kazanıyordu. Güney Afrika Randı baskı altındaydı, ülkedeki siyasi çalkantılar da süreci zorlaştırıyordu.
Kganyago, bankanın bağımsızlığını koruyacağını, enflasyonu hedefleyeceğini ve finansal istikrarı sağlayacağını söyleyerek piyasalara güven vermişti. Bu güven, yalnızca uygulanan para politikasından değil, merkez bankasının kararlılığını her fırsatta vurgulamasından kaynaklanıyordu. Teknik olarak bağımsızlık tam anlamıyla garanti olmasa da piyasalar buna inandı; siyasetçiler geri adım attı.
Rosenberg’in Barron’s yazısına göre bugün benzer bir durum ABD için söz konusu. ABD Başkanı Donald Trump, ikinci döneminde de FED Başkanı Jerome Powell’a faiz indirimi baskısı yapıyor, hatta görevden alabileceğini söylüyor. Ancak bu kez tablo daha da karmaşık: ABD Doları ve Amerikan Hazinesi tahvillerine duyulan geleneksel güven hızla eriyor. Bunun temel nedeni, Trump’ın ani kararlarla şekillenen “karşılıklılık” esaslı gümrük tarifeleri, müttefiklerle bozulan ilişkiler ve kurumsal yapının zayıflatılması.
Bu gelişmeler, Rosenberg’in uzun süredir dile getirdiği “ABD siyasetinin gelişmekte olan yerelleşmesi” tezini güçlendiriyor. Sosyal kutuplaşma, siyasi şiddet ve kurumsal çatışmalar, gelişmekte olan ülkelerde görülen türden belirsizlikleri ve dalgalanmaları ABD’ye taşıyor. GeoQuant verilerine göre, ABD’de siyasi risk 2017’den bu yana %18 arttı. Bu oran gelişmiş ülkeler arasında en yüksek seviyeye işaret ediyor.
Trump’ın ikinci döneminde riskler artık göz ardı edilemeyecek noktaya geldi. S&P 500 ve Dolar Endeksi, Amerikan Hazine tahvilleriyle negatif korelasyon içinde hareket ediyor. Roenberg’in deyimiyle tıpkı ‘gelişmekte olan bir piyasa’ gibi. Güney Afrika kadar kırılgan olmayan ABD’de, Trump 2.0 döneminde yerel vergi idaresi başkanları üç yerine beş kez değişti. Dolar, Trump’ın göreve dönüşünden bu yana %10 değer kaybetti. Yatırımcılar, FED’in bağımsızlığının zedelenmesinin büyük bir krizi tetikleyebileceği konusunda uyarıyor.
Powell, Kganyago’nun yaklaşımını benimseyerek, hukuken tanınan bağımsızlık statüsünü kararlılıkla savunuyor; tarifelerin stagflasyonist etkilerine dikkat çekiyor ve piyasaların kendi mesajını vermesine izin veriyor. “Köpeğin havlamasına karşı ayın sessizliğini bozmaması” metaforu, Powell için de geçerli hale geliyor.
Ancak kritik bir gelişme gündemde: Trump-Wilcox davası. Trump’ın bu davayı kazanması, bağımsız kurumların başkanlarını görevden alma yetkisini elde etmesine yol açabilir. Güney Afrika Anayasa Mahkemesi gibi koruyucu bir kurumdan yoksun olan ABD’de, giderek daha partizan hale gelen Yüksek Mahkeme’nin bu tür bir kararı desteklemesi, FED’in bağımsızlığını ciddi biçimde tehdit edebilir. Böyle bir senaryoda Rosenberg’e göre “ay dünyaya daha da yaklaşabilir” ve köpeğin havlaması yeni bir anlam kazanabilir.