ABD Merkez Bankası’nın (Fed) yaklaşan para politikası toplantısında faiz oranlarını çeyrek puan düşürmesine neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Dokuz ay sonra gelecek olan bu faiz indirimi hamlesi ekonomi çevrelerinde büyük tartışmalara da yol açıyor. Peki bu tartışmaların arka planında ne var?
MarketWatch’un haberine göre, tartışmanın bir kısmı Amerikan ekonomisinin görünümüne dayanıyor. ABD ekonomisi, yükselen enflasyonla birlikte alışılmadık bir yavaş büyüme dönemine giriyor gibi görünüyor. İthal mallara uygulanan yüksek tarifeler belirsizlik yaratıyor, ekonomik faaliyeti yavaşlatıyor ve fiyatları yükseltiyor.
Bu ortamda, ekonomistler Fed’in hangi sorunla mücadele etmesinin daha önemli olduğu konusunda ikiye bölünmüş durumda: yavaş büyüme mi, yoksa yüksek enflasyon mu?
Yüksek enflasyondan endişe duyan ekonomistler Fed’in faizleri sabit tutmasını isterken, resesyondan kaygı duyanlar cuma günkü zayıf istihdam raporunun ardından daha geniş çaplı bir faiz indirimi talep ediyor.
Stagflasyon ihtimali olmasaydı, faiz indirimi kararı çok daha rahat alınabilirdi: Ekonomide olası bir zayıflığa karşı önlem olarak faizleri düşürmek ilk akla gelen yöntem olurdu.
Fed’in %4,25–%4,5 aralığındaki politika faizlerinin ekonomideki talebi belli ölçüde bastıracak kadar yüksek olduğu konusunda herkes hemfikir. Dolayısıyla bir faiz indirimi ekonomik faaliyeti canlandırabilir. Ancak stagflasyon ortamında faiz indirimi enflasyonu daha da artırabilir.
Amerikan ekonomisi ağustos ayında yalnızca 22.000 istihdam yarattı. Söz konusu rakam, yılın ilk üç ayında görülen aylık 100.000’in üzerindeki ortalamanın oldukça altında.
Faiz indirimine karşı çıkan Bianco Research Başkanı Jim Bianco, aylık 22.000 istihdamın şu anda ekonomiden beklenebilecek en iyi seviye olabileceğini düşünüyor.
Borsa uzmanı geçmiş yıllarda, ABD’deki nüfus artışına bağlı olarak işsizlik oranını sabit tutmak için aylık yaklaşık 100.000 istihdamın gerekli olduğu kabul ediliyor. Ancak çok fazla dile getirilmeyen nokta, bu nüfus artışının çok sayıda göçmeni de içermesi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın fiilen ABD’nin “sınırlarını kapattığını” belirten Bianco, Amerikan ekonomisinin istikrarlı olarak aylık yalnızca 22.000 işçiyi sağlayabileceği söyledi. Bianco, işçi sayısında fazladan artış olmadan yapılacak her türlü faiz indiriminin sadece enflasyonu körüklemeye yarayacağını sözlerine ekledi.
Öte yandan, Deutsche Bank ABD Baş Ekonomisti Matthew Luzzetti, bu yaz görülen zayıf istihdam artışlarının işgücü arzından kaynaklandığını düşünmüyor. Luzetti’ye göre istihdamdaki düşüşün asıl sebebi yüksek tarifelerden kaynaklanan belirsizlik şokunun yarattığı zayıf talep. Luzzetti, Fed’in eylülde 25 baz puanlık indirim yapmasını bekliyor.
Standard Chartered Kuzey Amerika Makro Stratejisi Başkanı Steve Englander ise Fed’in eylülde yarım puanlık bir faiz indirimi yapması gerektiğini savunuyor.
Englander, işgücü piyasasındaki arz-talep dinamiklerinin, işgücü piyasasının gerçekte ne kadar zayıf olduğunu gizlediğini belirtiyor. Baş stratejist art arda yarım puanlık faiz indirimleri beklemediğini, ancak bu hamlenin “telafi edici” bir indirim olacağını söyledi.
Rockefeller International Ekonomisti Ruchir Sharma ise Financial Times’ta yayımlanan bir makalesinde, Fed’in faiz artırmayı düşünmesi gerektiğini öne sürdü. Sharma, finansal koşulların çok gevşek olduğunu, tüketici fiyatları enflasyonunun Fed’in %2 hedefinin dört yıldır üzerinde seyrettiğini ve öngörülebilir gelecekte de bu seviyede kalmasının beklendiğini vurguladı.
Sharma, Fed’in çeyrek puanlık indirim yapacağı yönündeki ana akım görüşün, “ekonomide en ufak bir sorun belirtisinde Fed’in imdada koşacağı” refleksine dayandığını söyledi. Ancak ekonomiste göre bu refleks onlarca yıldır Fed’in güvenilirliğini zedeliyor ve finansal balonları besliyor.