Wall Street’te bu yaz boyunca devam eden borsa rallisi, hisse senedi değerlemelerini rekor seviyelere yaklaştırdı. Financial Times’ın haberine göre “coşkulu” piyasaların balon bölgesine girdiği yönünde uyarılar da aynı hızla gelmeye başladı.
S&P 500 Endeksi bu ay art arda tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaşırken, ABD şirketlerinin devlet tahvilleri karşısındaki borçlanma maliyetleri de onlarca yılın en düşük seviyelerine yaklaştı. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret savaşı nedeniyle nisan ayında yaşanan piyasa çöküşünden dramatik bir geri dönüşe işaret ediyor.
ABD Başkanı, ithalat vergilerinin onlarca yılın en yüksek seviyelerinde olduğunu teyit eden anlaşmalar imzalamaya devam ederken, piyasalardaki ‘köpüklenme’ sinyalleri de artıyor. ABD borsalarının yüksek değerlemelere sahip teknoloji hisseleri yeni zirvelere tırmanırken Nvidia hisseledi de halka açık ilk 4 trilyon dolarlık şirket unvanına ulaştı. Öte yandan, 2021’de görülen “meme hisse” çılgınlığı yeniden su yüzüne çıktı. Bireysel yatırımcılar kamera üreticisi GoPro ve donut zinciri Krispy Kreme hisselerine akın etti.
2,1 trilyon dolarlık varlık yöneticisi Pimco’nun Baş Yatırım Sorumlusu Dan Ivascyn. “Bence şu anda 1990’ların sonu ile 2000’lerin başındaki internet patlamasının erken dönemleriyle benzerlikler görmeye başlıyoruz. Borsada bir piyango bileti zihniyeti hâkim olmaya başladı. Bu oldukça tehlikeli bir yapı” uyarısında bulundu.
Bloomberg verilerine göre, S&P 500 Endeksi’ndeki hisseler şu anda yatırımcılar tarafından şirket satışlarının 3,3 katı üzerinde bir değerden fiyatlanıyor. Bu aynı zamanda tüm zamanların en yüksek seviyesi anlamına geliyor.
Barclays’in türev akışları, volatilite ve yatırımcı duyarlılığı verilerini içeren “hisse senedi coşku göstergesi”, normal seviyesinin iki katına yükseldi. Bu oran geçmişteki borsa balonlarıyla ilişkilendirilen seviyeleri işaret ediyor.
Barclays ABD Hisse Senedi Türev Stratejisi Birimi Başkanı Stefano Pascale, “Göstergemiz açıkça piyasada bir aşırı coşku olduğunu gösteriyor” açıklamasında bulundu.
Yatırımcılar, ABD’nin Japonya ve AB ile ithalatına %15 gümrük vergisi anlaşmaları memnuniyetle karşıladı. Bu vergiler, Trump’ın Beyaz Saray’a girmesinden önceki seviyelere göre oldukça yüksek olsa da, Trump’ın “Kurtuluş Günü” açıklamalarında belirttiği düzeylere kıyasla daha ılımlı bir seviyeyi gösteriyor.
Varlık yönetimi firması Pictet Asset Management’ın Baş Stratejisti Luca Paolini. “Bu ilk varılan anlaşmalar her ne kadar kötü olsa da yatırımcılar tam teşekküllü bir ticaret savaşının dışında kalan her şeye razı” açıklamasında bulundu.
ABD borsalarındaki hisse senetleri, ABD’nin aşırı kamu borçlanmasından, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bağımsızlığına dair endişelerin artmasından ve tüm bunların ABD Hazine tahvilleri ve doları olumsuz etkilemesinden pek fazla kaygılanmadı. Dolar bu yıl, başlıca rakip para birimlerinden oluşan sepete karşı yaklaşık %10 değer kaybetti.
Son yıllarda ABD borsalarının büyük bölümünü taşıyan büyük ölçekli teknoloji hisseleri, yılın başındaki satış dalgasından toparlanma sürecinde baş rolü oynadı. Çip üreticisi Nvidia ve Facebook’un ana şirketi Meta, nsan ayındaki gün içi dip seviyelerinden bu yana sırasıyla %100 ve %50 oranında değer kazandı.
Research Affiliates’ın Kurucusu ve Başkanı Rob Arnott S&P genelinde, “fiyat/satış, fiyat/nakit akışı, fiyat/defter değeri ve fiyat/temettü oranlarının hepsinin rekor seviyelere yakın” seyrettiğine dikkat çekiyor. Arnott, endekse hâkim birkaç teknoloji hissesine yatırım yapmanın yatırımcılar için fazlasıyla riskli olduğunu sözlerine ekledi.
Borsa uzmanı “Piyasa şu anki baskın yapay zekâ oyuncularını, sanki gelecekte hiçbir rekabetle karşılaşmayacaklarmış gibi fiyatlıyor. Aynı zamanda, yatırımcılar bu popüler ve köpüklü hisselerden uzaklaşma konusunda da temkinli davranıyor. Zira bunu erken yaparlarsa zarar görebileceklerini biliyorlar” açıklamasında bulundu.
Deutsche Bank analistleri perşembe günü yayımladıkları bir notta, hisse senedi alımlarını finanse etmek amacıyla borçlanmalarda yaşanan artışa dikkat çekti. Banka raporunda 1999 ve 2007’den bu yana gözlemlenen “en yoğun artışın” dikkat çekici bir sinyal olup olmadığını sorgulandı.