ABD hisse senedi piyasaları oldukça güçlü bir geri dönüşle imza attı. Yatırımcı hissiyatı da bu gelişmeye paralel olarak fazlasıyla iyimser seyrediyor.
ABD borsaları, güçlü seyreden kazanç sezonunun ardından boğaların hakimiyetinde ilerliyor. Yine de temkinli olmak için bazı makul nedenler yok değil.
Hisse senetleri pahalı mı?
MarketWatch’tan Isabel Wang’ın haberine göre, ABD hisse senedi piyasalarındaki güçlü toparlanmanın arkasında güçlü kazançların olduğu görülüyor. S&P 500 ve Dow Jones’un geçen hafta 2025 yılı kayıplarını silmesi de bunu doğruluyor. Ancak bu iyimserliğin arkasında piyasanın eski sorunlarından biri gizli olabilir: “Hisse senetleri pahalı olabilir.”
Yatırımcılar sadece birkaç hafta içinde riskli varlıklara olan yatırımlarını azaltmaktan, sağlam ilk çeyrek kazançları ve ABD ile bazı büyük ticaret ortakları arasındaki ticaret gerginliğinin azalmasıyla rahatlama rallisini kovalamaya geçti. Sonuç olarak, hisse senetleri tekrar pahalı hale geldi ve bu, rallinin buradan ne kadar ileri gidebileceği konusunda soruları da gündeme getirdi.
S&P 500’ün hisse başına kazanç (Earnings per share – EPS) için cari fiyatının Wall Street analistlerinin konsensüs tahminine bölünmesiyle hesaplanan ileri fiyat-kazanç çarpanı, 8 Nisan’daki 18.02 seviyesinden Perşembe öğleden sonra itibarıyla 21.5 seviyesine yükseldi. Dow Jones Piyasa Verilerine göre ileri fiyat/kazanç oranı da 28 Şubat’tan bu yana en yüksek seviyede ve beş yıllık ortalama olan 20.25 seviyesinin üzerindeydi.
Temel verilerin geçerli olmadığının kanıtı
ABD hisse senedi piyasaları güçlü bir haftayı geride bıraktı; Washington ve Pekin yetkilileri tarifelerde 90 günlük bir ara verme konusunda anlaştıktan sonra yatırımcılar rahat bir nefes aldı ve artan küresel ticaret gerginliklerinin dünyanın en büyük iki ekonomisine zarar verebileceği endişeleri azaldı. Dahası, beklenenden daha düşük enflasyon verileri, tarife politikalarının ABD ekonomisindeki fiyat baskısına en azından şimdilik katkıda bulunmadığını da gösterdi.
S&P 500 geçen hafta yüzde 5,3 oranında yükselirken Dow Jones ise yüzde 3,4 sıçradı. Her iki endeks de ABD Başkanı Donald Trump’ın agresif ve kapsamlı gümrük tarifeleri planlarının etkisiyle son dönemdeki en düşük seviyelerine düştükten bir ay sonra yılın en yüksek seviyesine ulaşarak muhteşem bir geri dönüşe imza attı. Dow Jones Market Data’ya göre, teknoloji ağırlıklı Nasdaq da 11 Nisan’dan bu yana en iyi haftasını kaydederek yüzde 7,2 oranında arttı.
Morgan Stanley Investment Management‘ta uygulamalı hisse senedi danışmanları başkanı ve kıdemli portföy yöneticisi olan Andrew Slimmon, “Bu rallinin çoğu, ekonominin sıkıntıda olduğuna ve piyasanın düştüğüne çok ikna olmuş hedge fonları ve kurumlar tarafından kısa pozisyonla kapatıldı” diyor. Ancak Slimmon, geriye dönüp bakıldığında aslında Amerikan şirketlerinin sağlam birinci çeyrek kazançlarının temel verilerin geçerli olmadığını gösterdiğini de ekliyor.
Kazanç raporlarında ‘tarife’lerin sıklığı
Gerçekten de, S&P 500 şirketlerinin yüzde 92‘si Cuma günü itibarıyla üç aylık sonuçlarını yayınladı ve bunların yüzde 78‘i olumlu bir hisse başına kazanç oranı bildirirken yüzde 62‘si ise olumlu gelir bildirdi. FactSet verilerine göre, S&P 500’ün birinci çeyrekteki karma yıllık kazanç büyüme oranı yüzde 13,6 olarak gerçekleşti ve bu, büyük sermayeli endeksin üst üste ikinci çeyrekte çift haneli kazanç büyümesine işaret etti.
Birinci çeyrekteki yaygın kazanç beklentileri aşılmasına rağmen Wall Street analistleri, hâlâ şirket yönetimlerinin kazanç konferans görüşmelerinde Trump’ın tarife politikalarının şirket kâr marjlarını nasıl sıkıştırabileceği konusundaki yaygın belirsizlik ve karamsarlık hakkında söylediklerinden ürkmüş gibi görünüyor.
Geçen ay kazanç konferans görüşmeleri yapan tüm şirketler arasında 411’i birinci çeyrek görüşmelerinde ‘tarife’ veya ‘tarifeler’ terimini kullandı. FactSet verilerine göre bu, son 10 yılda üç aylık kazanç çağrılarında tarifeler hakkında yorum yapan S&P 500 şirketleri arasındaki en yüksek sayıya karşılık geldi.
Sonuç olarak, S&P 500 için yıllık kazanç beklentileri geçen ay yumuşadı ve FactSet verilerine göre Wall Street, 2025 konsensüs hisse başına kazanç tahminini Mart ortasındaki 271,05 dolar seviyesinden yaklaşık 263,40 dolar seviyesine düşürdü.
Sorun ise tam bu noktada ortaya çıkıyor. Yükselen ileriye dönük fiyat/kazanç çarpanı, S&P 500 için kazanç beklentilerindeki düşüşlerle birleştiğinde, hisse senedi fiyatlarının daha da gerildiğini gösteriyor.
Tahvil piyasasından olumsuz sinyaller
Endişelere, hisse senetleri ile ABD hükümet tahvilleri arasındaki gerginlik de ekleniyor. Bu gerginlik, Hazine tahvil getirilerinin geçen hafta ivme kazanmasıyla yeniden ortaya çıkmış durumda. Pazartesi günü 10 yıllık faiz oranı yüzde 4,548 ile Şubat ayından bu yana ilk kez yüzde 4,5 seviyesini aştı. 30 yıllık Hazine tahvili getirisi de yüzde 5,021 ile yüzde 5 seviyesinin hemen altında seyrederek borsa getirisini olumsuz etkileme tehdidinde bulundu.
Cuma günü bu seviyelerden hafifçe geri çekilmelerine rağmen, hem 10 hem de 30 yıllık getiriler geçen hafta 6 baz puandan fazla yükseldi. Dow Jones Market Data’ya göre bu, 11 Nisan’dan bu yana en büyük haftalık getiri artışı anlamına geldi.
Tarih tekerrür mü ediyor?
Ancak Yardeni Research’e göre S&P 500’ün yüksek değerlemesi, ABD ekonomisinin bir durgunluktan kaçınmasının beklendiğini de gösterebilir.
Piyasa gurusu Ed Yardeni ve ekibi, “Genellikle durgunluk dönemlerinde, S&P 500’ün ileriye dönük fiyat/kazanç oranı tek haneli rakamlara düşer. Bu sefer öyle olmadı çünkü borsa, durgunluğu fiyatlamıyor. Son hisse başına kazanç tahminlerine göre, endüstri analistleri de öyle düşünmüyor” diyor.
Ekip şunları ekliyor: “Önceki ayı piyasası sırasında, ileriye dönük fiyat/kazanç oranı 22 Ekim 2022’de 15,1 seviyesine düşmüştü. Bu da nispeten yüksek bir fiyat/kazanç oranı idi ve tüm zamanların en çok beklenen durgunluğunun gerçekleşmemesi nedeniyle oldu. Tarih, borsanın ve ekonominin bu yılki performansında kendini tekrar ediyor olabilir.”
Tüketici merceğinden piyasalar
Ekonominin sağlığını değerlendirmenin bir başka yolu da tüketici gücü merceğinden bakmaktan geçiyor. Geçen hafta, perakende devi Walmart’ın üç aylık sonuçları, her önemli ölçümde Wall Street tahminlerini aştı ancak şirket, dar perakende marjlarının gerçekliği göz önüne alındığında tüm baskıyı ememeyeceğini ifade etti. Bu durum, fiyatların yükseleceğinin açık bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Empower‘da baş yatırım stratejisti olan Marta Norton, “Tüketici baskısı var ve tüketiciler gerçekten zor bir enflasyonist dönemden geçti. Tüketicilerde şirketlerin fiyatlandırmada dikkatli olması gerektiğini anlayacak kadar ayırt etme yeteneği var” diyor.
Kazanç raporu sırası perakendecilerde
Bu, ekonomik veri cephesindeki görece sessiz bir takvimde bu hafta, diğer büyük perakendecilerin kazançlarını piyasayı hareketlendiren önemli olaylardan biri haline getiriyor. Home Depot üç aylık sonucunu Salı günü, ardından Lowe’s Companies ve Target da Çarşamba günü bildirecek.
Dev sermayeli bazı tüketici hisselerinin halihazırda oldukça yüksek seviyelerde işlem gördüğünü ise hatırlamakta fayda bulunuyor. FactSet verilerine göre, S&P 500’ün temel tüketici malları sektörü bu yıl büyük sermayeli endekste yer alan 11 sektör arasında en iyi performans gösterenlerden biri oldu ve yüzde 6 oranında yükseldi. S&P 500 Endeksi ise yıl başından bu yana sadece yüzde 1.3 oranında değer kazandı.
Norton, “Bu alanlara portföylerini koruma amaçlı yönelen yatırımcılar, bu tür tüketici şirketleri için çok az güvenlik marjı olduğunu görebilirler. Bu, piyasalar çökerse iyi performans göstermeyecekleri anlamına gelmiyor ancak değerlemelerinin nerede olduğu göz önüne alındığında gelecekleri konusunda daha az hevesli olmak gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.