Dolar yatırımcıları bu yılın geri kalanında da ABD Doları’nın kötü performansı nedeniyle hayal kırıklığına uğrayabilir.
Dolardaki zayıf seyir, borsa yatırımcılarını da özellikle piyasa seçimi noktasında zora sokuyor. Bu durum, ABD’li hisse senedi yatırımcılarının uluslararası piyasalara yönelik yüksek talebinden de okunabiliyor.
Dolar cinsinden varlıklara güven azaldı
Morningstar’da portföy stratejisti olan Amy C. Arnott’un makalesine göre, ABD Doları son zamanlarda çeşitli nedenlerle düşüşte. Tarifelerin nihayetinde alacağı biçim ve ekonomi üzerindeki etkileri konusunda hala önemli belirsizlikler olsa da birçok yatırımcı, 2025 ve 2026’da olası bir resesyon da dahil olmak üzere daha yavaş bir ekonomik büyüme bekliyor.
Daha zayıf ekonomik büyüme ihtimali, dolar cinsinden varlıklara olan güvenin azalmasına yol açmış durumda. Artan federal açık ve ABD finans sisteminin istikrarı hakkındaki endişeler de dolar bazlı varlıklara olan talebi azaltıyor. Özellikle, dünyanın dört bir yanındaki birçok merkez bankası, rezerv varlıklarını çeşitlendirerek altın ve diğer para birimleri gibi Dolar dışı varlıklara daha fazla odaklanmaya çalışıyor.
Sonuç olarak, ABD Doları yıl başından bu yana diğer önemli para birimlerine karşı değerinin yaklaşık yüzde 8,5‘ini kaybetti. Bu, her doların yabancı bir para birimine çevrildiğinde daha az değerli olması nedeniyle yurtdışına seyahat eden Amerikalılar için maliyetleri de artırıyor.
ABD dışı hisse senedi yatırımcıları kazançlı
Ancak ABD dışındaki hisse senetlerine sahip yatırımcılar için dolar zayıflığı tam tersi şekilde işliyor çünkü yerel para birimi cinsinden hisse senetlerindeki kazançlar dolara çevrildiğinde daha fazla değer kazanıyor.
Gerçekten de, dolardaki düşüş eğilimi, uluslararası hisse senetlerinin bu yıl şu ana kadar daha iyi performans göstermesinin ana nedenlerinden biri oldu. Yıl başından bu yana, Morningstar Global Markets ex-US Endeksi yaklaşık yüzde 14 kazanırken ABD piyasa endeksi hemen hemen sabit kaldı.
Peki, döviz yatırımı ‘genellikle’ iyi bir yatırım mi? Bu soruya cevap vermek için doların geçmiş bazı dönemlerde nasıl performans gösterdiğine bakmak ve uluslararası hisse senedi maruziyetinin artılarını ve eksilerini incelemek gerekiyor.
Geçmiş, bir gösterge mi?
Bu yılın başlarına kadar, ABD Doları neredeyse durdurulamaz görünüyordu. Amerikan Doları esas olarak 2011 ortasından 2022 sonuna kadar yukarı ve sağa doğru bir eğilim gösterdi. Bu, kısmen ABD’deki diğer küresel piyasalara kıyasla daha yüksek ekonomik büyümenin körüklediği ABD hisse senetlerine ve tahvillerine olan varlık akışlarından kaynaklandı. Ayrıca ABD Doları, 2022’de başlayan Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi gibi jeopolitik belirsizlik dönemlerinde sıklıkla güvenli liman varlığı olarak hizmet etti.
Döviz hareketleri, yabancı hisse senetleri gibi ABD dışındaki yatırımların getirilerini önemli ölçüde etkileyebilir. Doların uzun süreli yükselişi sırasında ABD merkezli yatırımcılar, döviz risklerini koruyarak daha iyi performans gösterebilirlerdi. Örneğin, 2024’te sona eren 10 yıllık dönemde, iShares Currency Hedged MSCI EAFE ETF HEFA, borsa yatırım fonunun korunmamış versiyonu iShares MSCI EAFE ETF EFA’nın yüzde 5,1‘ine kıyasla yaklaşık yüzde 8,9 yıllık getiri sağladı.
Ancak, döviz eğilimleri her iki yönü de kesebilir. Örneğin dolar 1970’lerde, 1980’lerin sonlarında ve 2002 ile 2008 arasında uzun süreli zayıflık dönemlerinden geçti. Bu dönemlerde uluslararası fonları tutan yatırımcılar, korunmamış bir yatırım aracından çok daha iyi durumdaydı.
Uzun lafın kısası, dolar zamanla artabiliyor ve azalabiliyor ve genellikle çok yıllı güç veya zayıflık dönemlerinden geçiyor. Ancak çok uzun vadede, döviz hareketleri dengelenme eğiliminde oluyor.
Portföy çeşitlendirme ve hedge
Peki eğer ‘korunma’ getirileri artırmıyorsa, riski azaltmaya yardımcı oluyor mu? Korunmamış iShares MSCI EAFE ETF, korunaklı versiyonundan daha oynak. Döviz korunma süreci biraz daha kolaylaşmış durumda ve bazı dönemlerde daha iyi risk ayarlı getiriler üretebiliyor.
Ancak portföy perspektifinden bakıldığında, döviz riskini korunmamış halde tutmak çeşitlendirmeyi artırabiliyor. Geçen üç yıl boyunca, iShares MSCI EAFE ETF’nin ABD hisse senetlerine göre ölçüldüğünde korelasyonu 0,79 seviyesindeyken, korunaklı versiyonunda bu korelasyon 0,87 seviyesindeydi. Bu, döviz riskinin portföy çeşitlendirmesi söz konusu olduğunda net pozitif olduğunu gösteren anlamlı bir farka karşılık geliyor.
Diğer yandan, korunma amaçlı döviz riskinin birkaç olumsuz yanı daha bulunuyor. İlk olarak, döviz riskini korumanın bir maliyeti var. Hedge edilmiş ETF’lerin gider oranları genellikle yılda yüzde 0,30 ile yüzde 0,40 arasında değişirken, hedge edilmemiş ETF’lerde bu oran yüzde 0,10 seviyesinde.
Maliyet sorunsalı
Ek olarak, hedge amaçlı kullanılan vadeli sözleşmelerin genellikle getiriyi azaltabilecek dolaylı maliyetleri bulunuyor. İkinci olarak, dövizle hedge edilmiş stratejiler, vergiye tabi sermaye kazançlarına yol açabilen aylık vadeli sözleşmeleri veya diğer hedge araçlarını devretme ihtiyacı göz önüne alındığında, hedge edilmemiş stratejilere göre vergi açısından daha az verimli olma eğiliminde. IShares Currency Hedged MSCI EAFE ETF, kuruluşundan bu yana birkaç sermaye kazancı dağıtımı yaparken, hedge edilmemiş muadili hiç dağıtım yapmamış. Sonuç olarak, hedge edilmiş versiyonun yıllık beş yıllık vergi-maliyet oranı, hedge edilmemiş versiyondaki yüzde 0,89‘a kıyasla yüzde 2,01 seviyesinde.
Sonuç olarak, döviz yatırımlarını hedge edip etmeme sorusu basit bir soru değil. Daha az risk toleransı olan yatırımcılar, oynaklığı azaltmanın bir yolu olarak hedge etmeyi düşünebilir. Ancak, esas olarak çeşitlendirme avantajları için uluslararası hisse senedi yatırımları arayan yatırımcılar için, para birimi yatırımlarını hedge edilmeden tutmak tercih nedeni gibi gözüküyor.